Bu senin yeni hedefin, tabii yeterince büyük değilse, o zaman başka. | Open Subtitles | إنها هدفك الجديد إلا إذا لم تكن كبيرة كفاية |
Ancak delik yetişkinler için yeterince büyük değil. | Open Subtitles | لكنّها ليست كبيرة بما فيه الكفاية للكبار |
Sadece bir sorun var. Benim ev yeterince büyük değil. Seninki büyük ama. | Open Subtitles | ولكن هناك مشكلة واحده بيتي لا يكفي لذلك لكن بيتك انت كبير كفاية |
Onları tüm alandan geri püskürtmek için yeterince büyük bir alan oluşturmalıyız. | Open Subtitles | نحن بحاجة لخلق حقل كبير بما يكفي لحجبهم عن المنطقة بأسرها |
Bu bahçeler benimkinden başka sesleri kucaklamak için de yeterince büyük olmalı. | Open Subtitles | تلك الحدائق يجب أن تكون كبيرة بما يكفي لإحتضان أصوات بجانب صوتي. |
"bak, Radha. bir ev yaptım" Gopal için de yeterince büyük. | Open Subtitles | إنظرى يا رادها بنيت بيت كبير بما فيه الكفاية لجوبال أيضا |
Seçilen en genç kraliçe ben değildim ama şimdi düşünüyorum da yeterince büyük olduğumu sanmıyorum. | Open Subtitles | لم أكن أصغر ملكة تم انتخابها ولكن الآن وبعد التفكير في الأمر لست متأكدة بأنني كنت كبيرة كفاية |
Nasıl tanımladığın umurumda değil, Yalnızca saklanmak için yeterince büyük olduğunu söyle çünkü ziyaretçilerimiz var, | Open Subtitles | لا يهمني ما تسميها فقط اخبرني انها كبيرة كفاية للاختباء داخلها لأن هناك احد في الجوار |
Bir laboratuvar ve cesetleri saklamak için yeterince büyük. | Open Subtitles | بالتأكيد كبيرة كفاية لتحتوي معمل مُتنقل ومخزن لتخزين الجثث |
Birisine yeterince büyük dozda verirsen tüm belleğini yitirebilir. | Open Subtitles | إعطاء شخص جرعة كبيرة بما فيه الكفاية عملياً يفقده ذاكرته بأكملها. |
-Televizyonun yeterince büyük mü? | Open Subtitles | شاشة التلفزيون كبيرة بما فيه الكفاية ؟ |
Bırak içsin, yeterince büyük. | Open Subtitles | دعها تدخّن إنها كبيرة بما فيه الكفاية |
NCIS ajanı olmak için yeterince büyük mü? | Open Subtitles | أهو كبير كفاية ليكون عميل في مركز التحقيقات؟ |
Bağış toplantısı düzenlemek istemiş ama evi yeterince büyük değilmiş. | Open Subtitles | أراد ان يفعل حفل تبرعات خيرية لكن بيتها لم يكن كبير كفاية |
Bu ev bir bilardo masası için yeterince büyük. - Gary. | Open Subtitles | أرى أنه كبير بما يكفي إذا أردنا إحضار طاولة بلياردو |
Tuvaletin kediniz için yeterince büyük olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أحرسهم أجل ، لا أعتقد أن صندوق القمامة كبير بما يكفي |
Ben bizim harita yeterince büyük değildi sanırım? | Open Subtitles | أعتقد أن خريطتنا لم تكن كبيرة بما يكفي ؟ |
Çantası bir kart kopyalayıcı gizlemek için yeterince büyük. | Open Subtitles | حقيبتها كانت كبيرة بما يكفي لإخفاء جهاز ناسخ البطاقات |
yeterince büyük bir hayaliniz ve peşine düşecek cesaretiniz varsa, servet yapma şansına sahiptiniz. | Open Subtitles | إذا حلمك كان كبير بما فيه الكفاية وإن إمتلكت الشّجاعة لتتبعه هناك كان من الممكن أن تصنع ثروة |
Eğer yeterince büyük ve güçlüysen, kendi doğrunu yaratabilirsin. | Open Subtitles | النوع الذي يجعلك جباراً .إذا كنت كبيرا بما فيه الكفاية وقوي بما فيه الكفاية |
Hayır sen yeterince büyük değilsin. 10 yaşına girene kadar sigara yok. | Open Subtitles | لا أنت لست كبيرا كفاية لا تدخين إلى أن تصل إلى السن 10 |
yeterince büyük değil. Tüm orduyu yok edebilecek bir şey lazım. | Open Subtitles | ليس كبيراً بما يكفي نحتاج شيء يمكنه هزيمة جيش بأكمله |
Bir Arap için yeterince büyük değil, bir Amerikalı için yeterince pahalı değil, genç bir profesyonel için yeterince modaya uygun değil. | Open Subtitles | ليس كبيراً كفاية لعربي وليس باهظاً كفاية لأمريكي |
Şey, askeri bir önemi yok. Bir garnizon için yeterince büyük değil. | Open Subtitles | حسناْ , ليس لها أهمية عسكرية وليست كبيرة بالقدر الكافى للحماية |
Çünkü yeterince büyük değiller. | TED | إنها ليست كبيرة بالقدر الكافي. |
- yeterince büyük mü, bebeğim? | Open Subtitles | هل هذه الغرفة كبيرة بما يكفى لك, حبيبتى؟ |
- Henüz yeterince büyük değilsin. | Open Subtitles | أنّك لست كبيرًا بما يكفي على هذه الأمور بعد. |
Bu genç erkek ilk kez katılacağı bu yarışma için yeterince büyük. | Open Subtitles | هذا الذكر اليافع كبيرٌ بما يكفي ليدخل في نزاع |