Burada ise, çiftçilerin yetiştirdiği ıvır zıvırla dolu. | Open Subtitles | هذا لقد كان حفنة من الأشياء يزرعها المزارعون |
Bebeğim, her Noel babamın yetiştirdiği ağaçları kullanırız. | Open Subtitles | عزيزى كل عيد ميلاد نحنُ نستخدم شجرة يزرعها أبى |
Çünkü onun yetiştirdiği kız böyle biri. | Open Subtitles | لأنك الفتاة التي ربّت |
Beni böyle yetiştirdiği için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنها أنشأتني هكذا |
O, bu büronun yetiştirdiği en iyi lanet saha adamı. | Open Subtitles | هو أفضل عميل ميداني ملعون قد أنتجته الوكالة على الإطلاق |
Belki de babam beni böyle yetiştirdiği içindir. Evet... | Open Subtitles | قد يعود ذلك الى الطريقة التي رباني ابي عليها |
Büyükbabanın yetiştirdiği havuç ve brokoliden ister misin? | Open Subtitles | أتريد بعض من الجزر أو القرنبيط التي يزرعها جدك؟ |
İnsanların yetiştirdiği şeyler, insanların yaptığı şeyler insanların yağmalayıp getirdiği şeyler. | Open Subtitles | ثمّة أصناف يزرعها الناس وأصناف يصنعونها |
Campbell'in çocukluğu ailesinin mandıra sığırı ve süt ineği yetiştirdiği Virginia kırsalında geçmiş. | Open Subtitles | (كانت مزرعة طفولة (كامبل (في ريف (فرجينيا، حيث ربّت عائلته قطعان الماشية و حلبت الأبقار. |
Beni böyle yetiştirdiği için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لأنها أنشأتني هكذا |
İngiltere'nin yetiştirdiği en büyük biliminsanlarından biri, teorik fizikçi olacak Paul Dirac'tı. | Open Subtitles | الذي سيصبح أحد أعظم العلماء الذي أنتجته بريطانيا من أي وقت مضى، عالم الفيزياء النظرية (بول ديراك). |
Seni aynen benim babamın beni yetiştirdiği gibi yetiştirdim. | Open Subtitles | لقد ربيتك بذات الطريقة التي رباني بها والدي |