ويكيبيديا

    "yetisi" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • القدرة
        
    • بالقدرة
        
    Çünkü Margaret'ın size bakabilme yetisi var. TED لأن السيدة مارغريت لديها القدرة بمجرد النظر إليك.
    Böylece, "iç gözlem" sahibi oldular: Kendi düşünceleri hakkında düşünme yetisi. TED ومن خلال هذا الاعتراف، اكتسبوا قدرة التأمل الذاتي: القدرة على التفكير في أفكارهم الخاصة.
    Ve şimdi size gosterecegim sey alt-öyküleri çekip çıkarabilme yetisi. TED و ما سوف أريكم الآن هو القدرة على استخراج قصص فرعية.
    işin özünü ve çevresini oluşturan öğeleri sistematik olarak birbirinden ayırma yetisi de gereklidir. TED كما لديه القدرة على التمييز منهجية بين ما هو في الصميم وما هو في الهامش.
    Biraz daha derin olan bir şey var, bakış açısını değiştirme yetisi ile alakalı bir şey. TED هناك شيء واحد أعمق بقليل، والذي يتعلق بالقدرة على تغيير منظوركم.
    Güç, sadece başka birinin hikayesini anlatabilme değil, aynı zamanda bu hikayeyi kişinin tek hikayesi haline getirme yetisi. TED السلطة هي القدرة ليس فقط لتحكي قصة شخص آخر، بل لتجعلها قصة تعريفية عن ذلك الشخص.
    Muhtemelen sol kulağının duyma yetisi geri gelmeyecek. Open Subtitles على الأرجح لن تستعيد القدرة على السمع بأذنك اليسرى
    Gaea bioroidlere üreme yetisi verilerek yaşamalarının devamını istedi. Open Subtitles جايا ترغب للبيورياد الحياة و حصولهم علي القدرة الإنتاجية
    Aldığı dersler ona sözlü ipuçları ve vücut dilini okuma yetisi kazandırmış. Open Subtitles بارتياده ذلك الصف فقد حصل على القدرة على قراءة الملاحظات الشفهية و لغة الجسد
    Cadı-karının geleceği görme yetisi var. Open Subtitles هذه المرأة لها القدرة علي رؤية المستقبل.
    Ama çok daha değerli bir şey getirdi uçma yetisi. Open Subtitles لكنه أكسبهم شيئاً أقيم. القدرة على الطيران.
    Yaratıcı bir şekilde düşünme yetisi verdik şefkat ile başkalarına yardım etmek.. Open Subtitles القدرة للإبتكار على نحو خلاق. لمد يد العون للأخرون بالرحمة
    "'Çünkü bende eleştirisel ve bağımsız... ..düşünme yetisi yok." Evet, bu! Open Subtitles لأنني أفتقر الى القدرة للتفكير -بشكل إنتقادي وبشكل مستقل -نعم هذا
    Kısa sürede gözlerini kapar kapamaz uykuya dalabilme yetisi kazanmış. Open Subtitles و بسبب ذلك أصبح لديها القدرة على النوم فور غلق عيونها.
    Sanırım bu da ona aşırı elektik yükleyebilme yetisi mi katıyor? Open Subtitles على ما اعتقد هذا ما اعطاه القدرة ل تزيد التحميل على الكهرباء
    Hareket kabiliyeti iyi gözükmüyor ama konuşma yetisi gelişiyor ve hala bir değeri var. Open Subtitles حسنا، والتنقل لها لا تبدو جيدة، لكن تحسن بها فقدان القدرة على الكلام، و وقالت انها ما زالت قيمة.
    Birinin çevresindeyken zamanı kontrol etme yetisi. Open Subtitles القدرة على التحكم بزمن شخص على مقربة فورية
    Elimizdeki bu teknoloji, veri ve makina yardımı ile konuşmayı kaydetme yetisi aracılığı ile, ev ortamımızdaki kelimelerden yedi milyondan fazlasını kayda almayı başardık. TED فاذن مع هذه التكنولوجيا، و هذه البيانات و القدرة على نسخ الحديث بمساعدة الالات، تمكنا الآن من نسخ أكثر من سبعة ملايين كلمة من الحديث الدائر في المنزل.
    Duyularımızı düşündüğümüzde veya duyumuzdan birisini kaybettiğimizi düşündüğümüzde daha çok şöyle bir şey aklımıza gelir: lüks birşeye dokunma, lezzetli birşeyi tatma, güzel kokulu bir şeyi koklama, güzel bir şeyi görme yetisi TED حقا عندما نفكر في حواسنا , أو عندما نفكر في فقدان الحاسة , نفكر عادة بشيء من هذا القبيل : القدرة على تلمس شيئ فاخر , تذوق شيء لذيذ , شم رائحة عطرة لشيء , رؤية شيء جميل.
    Grafik okuma, yani grafik okuma yazma yetisi, hâlâ yetişme evresinde. TED (الجرافيكاسي)، القدرة على قراءة وكتابة الرسوم البيانية، لا يزال في مهده.
    Yani benim çıkardığım sonuç şu: Bir şeyi derinden anlayabilmenin bakış açısını değiştirme yetisi ile bir ilgisi var. TED لذا فإن استنتاجي هو التالي: إن فهم شيء بشكل عميق جداً مرتبط بالقدرة على تغيير منظورك.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد