ويكيبيديا

    "yoğunluğunu" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • كثافة
        
    • الكثافة
        
    • تركيز
        
    • لصميم
        
    Sular, uydunun ışın yoğunluğunu azaltarak bizim zaman kazanmamızı sağlar. Open Subtitles الماء سيخفف كثافة شعاع القمر الصناعي, مما يوفر وقت الدرع.
    Radyologlar, mammogramdaki doku görüntüsüne bakarak meme yoğunluğunu dört kategoriye ayırıyorlar. TED ان اخصائيوا الاشعة يصنفون كثافة الثدي ضمن 4 فئات تبعاً لظهور الانسجة في الماموغراف
    Bunu tüm şehrin yoğunluğunu artıran çadır direkleri olarak düşünebilirsiniz. TED يمكن تشبيه تلك النقاط بأعمدة الخيام والتي تكون ذا كثافة كبيرة جداً اكثر من المدينة وتمثل نواة لها
    Evet.Kan damlalarının yönünü ve yoğunluğunu kullanırsak, kutuların nasıl dizildiğini bulabiliriz.. Open Subtitles إذا إستخدمنا الكثافة وإتجاه قطرات الدمّ، يمكننا معرفة وضع كُلّ صندوق
    Süngerin yoğunluğunu ve yayın gerginliğini senin vücuduna göre ayarlıyorlar. Open Subtitles عدّلوا الكثافة الرغاوية والزنبرك ليناسبا جسمك.
    ve bu gerçekten önemli bir ilerlemeydi çünkü motorların güç yoğunluğunu çok yukarılara çekti. Artık daha küçük alandan çok daha büyük güç elde edebilirdiniz TED وقد كان إنجازا هائلا لأنه رفع تركيز الطاقة للمحرك فالآن يمكنك الحصول على طاقة أكثر من حجم أصغر
    Bütün günümü mezarlıkta sürünerek geçirdim. Yönetmen, karakterin duygsal yoğunluğunu... canlandıramadığımı, yeteneksiz olduğumu söyledi. Open Subtitles لقد كان الأمر فظيع، المخرج قال ليس بمقدوري الوصول لصميم العاطفي لشخصية.
    Her dizi bir sayı kodlar, bu sayı da o rengin yoğunluğunu belirler. TED كل تسلسل يرمز إلى رقم والذي يحدد كثافة لون معين.
    Masanın odadaki ışık yoğunluğunu okuyabilen sensörleri var. TED تحتوي الطاولة الآن على أجهزة استشعار تقرأ كثافة ضوء الغرفة.
    Bu tarz problemleri önlemek için eğlence amaçlı tekneciliği ve aktif balina gözetimi yoğunluğunu düzenlemek gerekebilir. TED ويجب علينا ان ننظم كثافة حركة القوارب السياحية التي تهدف لمشاهدة الحيتان لكي نتجنب هذه النوعية من المشاكل
    Bu da kemik gelişimini ve yoğunluğunu olumsuz etkiliyordu. Open Subtitles وهذا يمكن أن يوقف نمو العظام ويقلل كثافة العظام
    Fakat bugünün toplumunda kalori yoğunluğunu, yapay olarak, atalarımızın doğada bulduğundan çok daha fazla artırabiliyoruz. Open Subtitles التي ساهمت في بقاءنا. لكن في بيئة اليوم الحالي، نحن نستطيع زيادة كثافة السعرات الحرارية صناعيّاً
    Yüksek rakım pastaların yoğunluğunu etkiler. Open Subtitles علو المرتفعات هناك سوف يؤثر على كثافة الفطائر
    Bir virüsün, taşıyıcısının yoğunluğunu ve kutuplarını değiştirmesinin mümkün olduğunu sanmıyordum. Open Subtitles لم أكن أعتقد أنه بإمكان أحد الفيروسات تغيير كثافة جزئيات المُضيف و قطبيتها.
    Teoride, uygun dev bir gaz kütlesinin yoğunluğunu.. Open Subtitles حسنا,نظريا وبزيادة الكثافة للعملاق الغازى الضخم بشكل كافى
    Kasların yoğunluğunu hesaplarsak... 61.53 çıkar. Open Subtitles حسناً, 111.186 للدهون الكثافة العضلية هذا 61.53
    Atomik maddenin yoğunluğunu sıkıştırarak kuantum matriksinden negatif enerjiyi filtreliyor. Open Subtitles إنه ينقي الطاقة السلبية عبر قالب كمِّي بضغط الكثافة النسبية للمسألة الذرية
    Böylece merminin tipini topun yaklaşık yoğunluğunu girdiğimde nişancının yerden 243.84 cm yukarda olduğunu gösteriyor. Open Subtitles ولذا، بمجرد أن أضع نوع الرصاصة و الكثافة التقريبية للمدفع يبدو أن القاتل كان يرتفع عن الأرض بمسافة 243.84 سنتيمتراً
    Örneğin, atmosferdeki CO2 yoğunluğunu, küresel ısınmanın bir numaralı sebebini, ele alalım. TED مثلًا، خذوا تركيز ثاني أكسيد الكربون في الجو، الدافع رقم واحد للاحترار العالمي.
    Şimdi burada, oksijen yoğunluğunu azaltmaya başlayacağım. Open Subtitles أنا سوف أبدء في خفض تركيز الأكسجين هنا الآن.
    Bütün günümü mezarlıkta sürünerek geçirdim. Yönetmen, karakterin duygsal yoğunluğunu... canlandıramadığımı, yeteneksiz olduğumu söyledi. Open Subtitles لقد كان الأمر فظيع، المخرج قال ليس بمقدوري الوصول لصميم العاطفي لشخصية.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد