Kanıtı yok etmek için bir güvenilire rüşvet vermeye ne dersiniz? | Open Subtitles | ماذا عن رشوة أمين لتدمير دليل ؟ ماذا عن ذلك ؟ |
Tüm Ninja Kaplumbağaların kaynağını yok etmek için harekete geçti. | Open Subtitles | وهو بطريقة لتدمير مصدر حياة كل سلاحف النينجا ماذا ؟ |
Havayı kanıtları yok etmek için forensik önlem olarak kullanıyor, ama ayrıca bir tür simforofil olduğunu da düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنه يستخدم الطقس بإعتباره إجراءا مضاد للطب الشرعي وذلك لتدمير الأدلة لكن نعتقد أيضا أنه ربما لديه بعض |
Parmak izleri genelde yakılır ceset de bir nehre atılır veya kokuyu yok etmek için kimyasallarla birlikte gömülür. | Open Subtitles | بصمات الأصابع في كثير من الأحيان تحرق والجسد يلقى في نهر أو يدفن مع المواد الكيميائية للقضاء على الرائحة |
Evet, ruhundan geri kalanları yok etmek için hazırlanmış özel bir plaket. | Open Subtitles | نعم، لوحة خاصة ملهمة لتحطيم ماتبقى من معنوياتك |
Oh, Bir avuç mahkuma çok gizli iz sürme aygıtımızı buldum ve açıkladım, ve şimdi de onu yok etmek için liderlik mi edeceğim? | Open Subtitles | أنا أجد وأفسر جهاز سرى للغايه لمجموعه من المساجين الهاربين وبعدها أقود مهمه لتدميره |
Hassas uzak sistem hızlı harekete eden metal nesneleri yok etmek için tasarlandı. | Open Subtitles | لقد تم تصميم النظام الدفاعي الآلي لتدمير أي جسم معدني يتحرك بسرعة فائفة |
Onlara burayı buldum, şimdi herşeyi yok etmek için, Burayı kullanacaklar. | Open Subtitles | لقد قُدتهم إلى هذا المكان وهم الأن سيستخدمونه لتدمير كل هذا |
San Francisco gibi bir şehri yok etmek için ne kadarlık nükleer malzemeye gerek var? | TED | في اعتقادكم، كم من الأسلحة النووية نحتاج لتدمير مدينة بحجم سان فرانسيسكو؟ |
Çölün içinde Mehdi denen bu adamı yok etmek için. | Open Subtitles | ثم الى الصحراء لتدمير هذا الرجل ، المهدى |
General, düşmanı yok etmek için hazır mısınız? | Open Subtitles | أيها اللواء ، هل أنت مُستعد لتدمير العدو ؟ |
Savaşmak için hazırım, Power Rangerları yok etmek için hazırım. | Open Subtitles | أنا مستعد للمعركة الأن مستعد لتدمير مغامرون القوة |
Zamanın başlangıcından beri insanoğlu, güneşi yok etmek için yanıp tutuştu. İkinci en iyi şeyi yapacağım: | Open Subtitles | منذ بداية العصر ، الإنسان كان يتوق لتدمير الشمس وأنا سأفعل شيء مشابه |
Bütün vampirleri yok etmek için yola çıkmış birinin, birlikte avlanacağı insanları beklemesi nezaket icabıdır. | Open Subtitles | إذا وضعت ميعاداً لتدمير جميع المصاصين فكان من باب المجاملة أن تنتظر مساعدينك |
Sıradan bir cadıyı yok etmek için kullanılan büyüydü. | Open Subtitles | إنَّ الأمر يتعلّق بترنيمتكِ، لتدمير العامّة من السَّحَرة |
BGA, AV'leri yok etmek için bize yardım etmek istiyor, değil mi? | Open Subtitles | جي. أي . يُريدُون مُسَاعَدَتنا للقضاء على أي في ؟ |
Şimdi ise birinci sınıf bir psikopat ve beni insanların hayatlarını yok etmek için kullanıyor. | Open Subtitles | الآن هو مضطرب عقلي من الدرجة الأولي و يستغلني لتحطيم حياة الناس |
Bu yüzden onu yok etmek için yeterli güç ile dönmek olabilir, ben henüz var emin değilim bir güç. | Open Subtitles | لنستطيع أن نعود بقوة كافية لتدميره . قوة لست متأكداً أننا حصلنا عليها بعد |
O makineyi yok etmek için yalvaracağım kişi Lort Caldlow'du. | Open Subtitles | اتيت الى هنا لاتوسل لللورد كالدلو ليدمر هذه الآلة |
Ama cadı onu sadece sevmekle kalmayıp onu bize karşı çevirip bizi yok etmek için buraya göndermiş. | Open Subtitles | ولقد حولته ليعمل ضدنا لقد أرسَلتهُ لتدميرنا |
Bazı evlatlar seni yok etmek için tüm gücünü kullacaktık. | Open Subtitles | بعض الأطفال قد يفعلوا كل ما في قوتهم لتدميرك |
Ama eğer şimdi gözümüzü kırparsak, bu tarihi hastalığı yok etmek için şansımızı sonsuza dek yitireceğiz. | TED | و لكن إذا أغمضنا أعيننا الآن، سوف نفقد إلى الأبد الفرصة للتخلص من مرض قديم. |
Gelecek nesli yok etmek için, Tutsi çocuklarını hedef alıyorlar Paul. | Open Subtitles | يَستهدفونَ أطفالَ التوتسي, بول لإبادة الجيل القادم |
Fakültenin sizin cevaplarınızı göreceği bilgisini etkisizleştirme etkisini yok etmek için sizce ne kadar süre eklemişizdir? | TED | كم طول التأخير الذي تتوقعون كان علينا إضافته لإزالة التأثير الممانع لمعرفة أن أحد أعضاء هيئة التدريس سوف يرى إجابتك؟ |
Ve bunlar her kimse, şehrin yarısını yok etmek için eğitilmiş, bilgi sahibi ve teçhizatı olan bir yarı askeri organizasyondan bahsediyoruz. | Open Subtitles | وأيا ما كانوا، فهم منظمة شبه عسكرية بتدريبهم وخبرتهم والأسلحة التي يستعملونها للإطاحة بنصف المدينة |
İnsanlığın kristalin gücünü yok etmek için kullanacaklarını düşünüyordu, | Open Subtitles | لقد فكر ان البشرية ستستخدم قوة الكريستال للتدمير |
İlk başta kurşun kalem izlerini yok etmek için ekmek kırıntıları kullanılıyordu ve sonra silgi ve ponza. | TED | في البداية، كان فتات الخبز هو ما يستخدم لمحو علامات قلم الرصاص ولاحقًا استخدم المطاط والحجر الخفاف. |
Eğer Prue'yu geri getirirse Ejder'i yok etmek için üçlünün gücüne sahip olursunuz. | Open Subtitles | إنقامهذابإعادة"برو " ، فستكون لديكم القوّة الثلاثية لقهر التِّنين |
Biliyorsunuz. Aynaları yok etmek için. | Open Subtitles | "لكي أحطم المرايا" |