İnanıyorum ki... onun yokluğunu doldurmaya çalışıyorum... mümkün olduğunca iyi olmaya çalışarak. | Open Subtitles | اعتقد إنني قد حاولت شعوريا لتعويض غيابه مهلا بالتصرف مثله بقدر ما استطيع |
Orada başına bir şey gelmiş olmalı öyle olmasaydı ayrıldığı ana geri dönerdi ve biz onun yokluğunu fark etmezdik bile. | Open Subtitles | لابد أن شيئاً ما قد حدث له هناك وإلا لكان عاد إلى النقطة التي غادر منها و، ونحن لم نكن حتى لنلاحظ غيابه |
Böcek istilasının yokluğunu bakarsak... ..iki günden az. | Open Subtitles | حسنا، غياب غزو الحشرات يشير إلى مدة أقل من يومين. |
Webster Sözlüğü "eğlence"yi, Alan'ın... yokluğunu fırsat bilmek olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | ويحدد بستر متعة وجود أو المتعلقة غياب آلان. |
Bu süre zarfında bende burada durup senin yokluğunu örtbas edeceğim. | Open Subtitles | في الوقت الحاضر، سأظل انا هنا بإمكانى أن أغطي غيابك |
Kurula yokluğunu açıklayacağım bunu birihtiyatla yapacağım. | Open Subtitles | وأنا سأشرح للمجلس حول غيابك وسيبقي الأمر سراً |
Peki onun 22 yıllık yokluğunu nasıl açıklamayı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | ولكن كيف ستبرر اختفاؤه لمدة 22 عام |
Bundan böyle, sen ailenin yokluğunu hissetmeyeceksin. | Open Subtitles | من الآن لن أتركك تحس بغياب أبويك |
O zaman Kenzi'nin yokluğunu hissettirmeyeyim: Kim Kramp-lanmış? | Open Subtitles | لو سمحتم سأكون كينزي في غيابها من الذي لديه مؤخرة ضيقة ؟ |
yokluğunu fark etmezler bile. | Open Subtitles | انها لعبة جماعية. لذا، انت تعلم، هم في الاغلب لن يشعروا بغيابه. |
yokluğunu dert ettiğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك كان غيابه وزنها عليك. |
Kocası dönüp yokluğunu açıklayıncaya kadar kadın bir yere gitmesin. | Open Subtitles | حتى يعود زوجها و يفسّر سبب غيابه |
Bu sabahki yokluğunu fark ettiniz mi? | Open Subtitles | هل لاحظت غيابه اليوم؟ |
- Saraydaki yokluğunu açıklayacaktır. | Open Subtitles | لتبرير غيابه عن البلاط. |
Diğerleri de makinelerin yokluğunu zeki uzaylı uygarlıkların var olmadığının kanıtı olarak görür ya da gerekli teknoloji geliştiremeden galaksiden silinmiş olabilirler. | TED | يعتبر الآخرون غياب الآلات كدليل على أن حضارة الغرباء الذكية غير موجودة، أو أنهم انقرضوا قبل أن يستطيعوا تطوير التقنيات الضرورية. |
Çeklerinin yokluğunu unutmaya çabalarken. | Open Subtitles | وحينما تحاول أن تنسى غياب حوالة الضمان |
Diğer bazı hastaneler yokluğunu dolduruyorlar. | Open Subtitles | بعض المستشفيات الأخرى تظل صامدة في غيابك. |
Neyse ki yokluğunu kimse fark etmemiş. | TED | لحسن الحظ، لم يلحظ أحد غيابك حتى الآن. |
Peki onun 22 yıllık yokluğunu nasıl açıklamayı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | ولكن كيف ستبرر اختفاؤه لمدة 22 عام |
Asla annemin yokluğunu hissettirmedi bana. | Open Subtitles | لم يجعلني أشعر بغياب أمي أبداً |
Birçok kişi onun yokluğunu kadın olmasına bağlıyor. | Open Subtitles | الكثير يربط غيابها بكونها أمرأة |
Onun yokluğunu her gün her dakika hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بغيابه في كل دقيقة من كل يوم |
Bu, buradaki yokluğunu açıklar. | Open Subtitles | ستفسرين سبب غيابكِ عن هذا المكان |