Yer değiştirme çevresel sorunlarla başa çıkmak için bir yol değil. | TED | النزوح ليست طريقة للتعامل مع القضايا البيئية. |
Toplumun çalışması için bir yol değil bu. Bizim iyiniyetimiz olmalı. | Open Subtitles | هذه ليست طريقة تفاعل المجتمع نريد اهتمامات افضل |
Bak, eğer içgüdülerin bu yol yol değil diyorsa, ben daha-- | Open Subtitles | أنظري، إن كانت غريزتك تخبرك أنها ليست الطريقة المناسبة، أنا لن.. |
Bak, eğer içgüdülerin bu yol yol değil diyorsa, ben daha-- | Open Subtitles | أنظري، إن كانت غريزتك تخبرك أنها ليست الطريقة المناسبة، أنا لن.. |
İç işlerine, saf bir yürek aradığını söylemek, kendini yardım etmek için doğru yol değil. | Open Subtitles | اخبارهم انك تبحث عن قلب نقي، ليست طريقه لمساعدتك |
- Burası doğru yol değil. | Open Subtitles | هذه ليست الطريق. |
Bu daha önce yürüdükleri yol değil. | Open Subtitles | انه ليس نفس الطريق الذي كانوا عليه من قبل |
Sadece bu avlanma olayı tek yol değil. | Open Subtitles | إنالأمر.. مسألةالصيدهذه.. أنت تعلم, إنه ليس الطريق الوحيد |
Yeni patronu etkilemek için iyi bir yol değil. | Open Subtitles | ولم يعد قط ليست طريقة جيدة لكي تثير إعجاب الرئيس الجديد |
Bu bileşimi içmek, onu kan dolaşımına karıştırmak için çok etkili bir yol değil. | Open Subtitles | بشرب هذا المركب، ليست طريقة فعالة جداً لإستيعابه في مجرى الدم |
Ama, konuşmaya başlamak için fena bir yol değil. | Open Subtitles | ولكن ، انها ليست طريقة سيئة لبدء محادثة. |
- Zavallı delikanlı. - İyi bir yol değil, değil mi? | Open Subtitles | ـ إنهُ فتى ضعيف ـ انها ليست طريقة ظرفة للموت ، أليس كذلك؟ |
Ölmek için iyi bir yol değil maalesef ama pek kolay anlaşılır görünmüyor. | Open Subtitles | ليست طريقة محببة للموت ولكن تبدو واضحة جدا |
Ayrıca beni korkutarak buraya getirmek konuşmaya başlamak için iyi bir yol değil. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنها أخافتني لكي تأتي بي إلى هنا إنها ليست طريقة جيدة لبدء محادثة ، حسناً |
Bu yöntem bir geni "susturmak" için yeterli olabilir ancak genomu değiştirmek için tercih edeceğimiz bir yol değil. | TED | وربما تكون طريقة مقبولة للقضاء على مورثة ما، لكنها ليست الطريقة التي نريدها بالفعل من أجل تعديل الجينوم. |
Fakat bu, iş yapmak için uygun bir yol değil. | Open Subtitles | لكنها ليست الطريقة الصحيحة في مجال العمل |
Belki de sessiz kalmak en iyi yol değil. | Open Subtitles | ربما الاحتفاظ بالاسرار ليست الطريقة السليمة |
Hazır giyim, tasarım dünyasındaki tek yol değil. | Open Subtitles | الملابس الجاهزة ليست الطريقة الوحيدة للتصميم |
Ve bu da kadınların kullandığı bir yol değil. | Open Subtitles | و هذة ليست طريقه تعمل مع النساء |
Bu evime giden yol değil. | Open Subtitles | هذه ليست الطريق لمنزلي |
Burası geldiğimiz yol değil. | Open Subtitles | يجب ان نعود من الطريق الذى آتينا منه ، ولكنه ليس نفس الطريق |
Ama bu Kuzeye giden yol değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس الطريق إلى القطب الشمالي. |
Üzgünüm, burası kestirmeden gideceğiniz bir yol değil. | Open Subtitles | عفوا, هذا ليس طريقا مختصرا |
Herkes beni terk ediyor. Bu bir yol değil, bu gerçek. | Open Subtitles | الجميع يغادر, أنه ليس نمط في الحقيقة |
İnan bana. Gitmek için hiç de kötü bir yol değil. | Open Subtitles | ليست هذه بميّتة سيئة |