Dışarıda bir yerlerde, bu zıpkına uyan bir zıpkın tüfeği var. | Open Subtitles | التسارع , أثر الأدوات , في مكان ما يوجد سلاح رماح يتطابق مع هذا الرمح |
Tüfeğin gerilme gücü az olduğu için zıpkın, jelatin bloğuna saplanmadı. | Open Subtitles | إنه سلاح الرمح الذي يفتقر الشدة ولا يملك ما يكفي لأختراق مجسم رخوي |
Bu zıpkın bizi korkunç mercan kayalıklarla çevrili... ve içinde kötü bir büyücü... barındırma ihtimali olan bir adaya götürüyor. | Open Subtitles | اسمع، هذه الحربة تأخذنا إلى جزيرة محاطة بحيد بحريّ مخيف وقد تحوي مشعوذاً شرّيراً جدّاً والآن رجاءً، أنا بحاجة للتركيز |
Küçük bir zıpkın gibi bir aletle kafatasını delip, beynine ulaşması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان عليه أن يثقب الجمجمة و يصل للدماغ بشيء مثل رمح صغير |
Wordy, acele et, zıpkın lazım! | Open Subtitles | أسرع يا (وردي)، نحن بحاجة لصاروخ الأبواب. |
Güverteye çıktılar. Bana bir zıpkın bul, çabuk. | Open Subtitles | انهم قادمون نحونا إعطنى حربة بسرعة |
Şu zıpkın dövüşü dehşetti. | Open Subtitles | القتال بالرّمج كان رائع |
Hepsi de çarpık çeneli ve çatık kaşlı, ve beyaz kamburlarına saplanmış bir düzine zıpkın olan mı? | Open Subtitles | إذن فكلها لها نفس الأنياب المعقوفة والملامح المتجعدة، ودزينة من الرماح المغروزة بظهرها |
zıpkın ve pulluklar! | Open Subtitles | الحراب والمحاريث! |
Bir zıpkın yıldızı olmaktan başka öğrenmeniz gereken yetenekler de var. | Open Subtitles | حسناً , هناك مهارات اخرى عليك تعلمها غير الرمح |
Kitap okumam ama zıpkın atabilirim. | Open Subtitles | أنا لم اقرأ الكتاب ولكن ولكني أستطيع رمي الرمح |
Peki, ben zıpkın kavgasına çubuk getiren kişi değilim. | Open Subtitles | نعم، حسنا، أنا لست الشخص الذي جلب عصا لقتال الرمح |
Sudan donuk bir gürültü geldi ve zıpkın pürüzsüzce içinden geçti. | Open Subtitles | في المياه ، سمعت صوت جلل لكن الرمح مر من خلال المياه بيسر |
O oradaki zıpkın saplanmış olan değil mi? | Open Subtitles | هل كان الحوت ذو الحربة هناك، في نفس المكان؟ |
Çocukluğumdan beri şu zıpkın hakkında konuşulur. | Open Subtitles | سمعت عن هذه الحربة منذ أن كنتُ طفلاً. |
zıpkın kullanıyorsun. | Open Subtitles | يمكنك استخدام الحربة. |
Küçük bir zıpkın gibi bir aletle kafatasını delip, beynine ulaşması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان عليه أن يثقب الجمجمة و يصل للدماغ بشيء مثل رمح صغير |
Bu bir araç, kasap bıçağı gibi ya da zıpkın ya da timsah. | Open Subtitles | إنه أداه مثل سكين الجزار أو رمح لصيد الحيتان والتماسيح |
Teknede zıpkın tüfeği bulamadık. | Open Subtitles | لا سلاح رمح في المركبة فربما المشتبه أحضره معه |
Wordy, acele et, zıpkın lazım! | Open Subtitles | أسرع يا (وردي)، نحن بحاجة لصاروخ الأبواب. |
Sonraki yıllarda patlayıcı bir zıpkın icat ederler. | Open Subtitles | لاحقاً في التاريخ، سيخترعون حربة متفجرة |
Şu zıpkın dövüşü dehşetti. | Open Subtitles | القتال بالرّمج كان رائع |
Biz aydaki balıkçılarııız Biz birer zıpkın taşııırıız | Open Subtitles | نحن صائدو حيتان على سطح القمر ونحمل الرماح |
- Evet, zıpkın. | Open Subtitles | -نعم، الحراب |
Misafir beklemiyormuş. zıpkın kullanılmış. Yani ya derin deniz dalgıcı, ya da öyle birini tanıyor. | Open Subtitles | والرمح , يعني إما أنه غواص أعماق أو يعرف واحداً |