Kullanabilirsin ama zamanımızı beraber geçirmenin en iyisi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | تستطيعين لكن لا اعتقد ان هذه افضل طريقة لقضاء وقتنا |
Bilmiyorum, sadece zamanımızı boşa harcamaktan, hayatta kalmaya çalışmaktan fenalık geldi. | Open Subtitles | لا أعرف ، أنا فقط أنا متعبة جداً من تضيع وقتنا |
Ve o şerefsizin kamera yerleştirip özel zamanımızı kaydetmesine izin verdin. | Open Subtitles | وسمحت لذلك الحقير بوضع كاميرا لتسجيل أوقاتنا الخاصة معاً؟ |
Hayır. Ben sadece tüm zamanımızı davalarla harcadığımızı düşünüyorum. | Open Subtitles | لا , الأمر فقط أنني شعرت بأننا نقضي كل أوقاتنا |
Neden gereksiz celselerle zamanımızı boşuna harcıyoruz? | Open Subtitles | لِمَ نضيع الوقت في محاكمة عديمة الفائدة؟ |
Siz de kabul edersiniz ki, böyle tartışmalara girmek güzel zamanımızı mahvetmez mi? | Open Subtitles | لكنكم لا تريدون مثل هذه المُناقشات سَيكونُ ذلك افسادا لوقتنا الجميل |
Katılıyorum. Yardımımızı istemiyor. zamanımızı onunla harcamayalım. | Open Subtitles | أُوافقُ ، هي لا تُريدُ مساعدتَنا دعنا لا نُضيّعَ وقتَنا مَعها |
Pekala, yetkililerle iletişime geçtiğini düşünmeliyiz ve zamanımızı iyi bir şekilde kullanmalıyız. | Open Subtitles | يتعين علينا الافتراض بأنه اتصل بالسلطات لذا يجدر بنا تعجيل جدول مواعيدنا |
zamanımızı trafikte bekleyerek, gişelerde durarak, ya da park etme yeri arayarak israf etmek istemeyiz. | TED | لا نريد اهدار وقتنا جالسين في الزحام، أو في مقصورات كبيرة او البحث عن مكان للوقوف |
Görüyorsunuz ki, eğer koşullar yanlışsa, zamanımızı ve enerjimizi kendimizi diğerlerinden korumak için harcamaya mecbur oluyoruz ve bu doğal olarak organizasyonu zayıflatıyor. | TED | أرأيتم، إذا كانت الظروف غير جيدة، فإننا نكون مجبرين على بذل وقتنا وطاقتنا لحماية أنفسنا من بعضنا البعض، وهذا يضعف مؤسستنا من الداخل. |
Faydayı en yükseğe çıkarmanın ve azalan kazançlardan kaçınmanın içgüdüsel yolu, zamanımızı ve kaynaklarımızı harcama yollarımızı çeşitlendirmektir. | TED | والطريقة البديهية لزيادتها وتجنب تناقص العوائد هي بتنويع الطريقة التي نصرف بها وقتنا ومواردنا. |
Henüz geleceğin nasıl olacağını tahmin edemezken, birçok zamanımızı geleceği tasarlamak uğruna çalışarak geçiriyoruz. | TED | وبما اننا لا نستطيع التنبوء بالمستقبل فاننا نريد أن نمضى المزيد من وقتنا فى محاولة صنع ذلك المستقبل |
zamanımızı harcıyoruz. Ellie Andrews otobüse biner mi hiç? | Open Subtitles | نحن نضيع وقتنا اذا اعتقدنا ان ايلى اندرسون قد تستقل الحافلة |
Ve şimdi tüketiciler için, izleyicilerin geri kalanının tamamı için, kısaca şu şekilde özetleyeyim -- bizi mutlu edecek olan, vakit ve zamanımızı özgünlüğe olan arzumuzu tatmin edecek şeylere harcamaktır. | TED | ثم إلى المستهلكين، لكل شخص آخر ضمن الحضور، دعوني ألخّصها بكل يسر بالقول، بإضطراد، ما الذي سيجعلنا سعداء، هو قضاء أوقاتنا وأموالنا بتحقيق رغبة الأصالة. |
Ve kısa sürede bütün zamanımızı birlikte geçiriyorduk. | Open Subtitles | وسرعان ما صرنا نقضي كل أوقاتنا معا |
Onlar gittiğinde zamanımızı nasıl dolduracağız? | Open Subtitles | كيف سنملأ أوقاتنا عندما يرحلن؟ |
Onun kıçını kurtarmak tüm zamanımızı alıyor. | Open Subtitles | إنه عمل بدوام كامل الوقت في محاولة لإنقاذ مؤخرته. |
zamanımızı boşa harcamaya gerek yok. Tekrar tekrar aynı şey söyleniyor. | Open Subtitles | ..حسناً،لا داعي لإضاعة الوقت في قول الشيء نفسه مرارا وتكرارا |
zamanımızı boşa harcamayalım dedim. | Open Subtitles | لم أعتقد أنهُ سيكون إستغلالاً جيداً لوقتنا معاً |
Kusura bakma ama zamanımızı böyle nasıl iyi değerlendirmiş oluyoruz? | Open Subtitles | آسف, ولكن كيف يكون هذا استثمار جيد لوقتنا بالضبط؟ |