ويكيبيديا

    "zamanında" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الوقت
        
    • بالوقت
        
    • وقتك
        
    • وقتها
        
    • زمن
        
    • توقيت
        
    • أوقات
        
    • الموعد
        
    • موعدك
        
    • بوقت
        
    • موعدها
        
    • التوقيت
        
    • الميعاد
        
    • الوقتِ
        
    • موعده
        
    Problem çözme yeteneklerin sayesinde, ekibin Schrödinger'in kedilerini tam zamanında kutudan çıkartıyor. TED شكراً لمهاراتك في حل المشكلات، فريقك أمسك بقط شرودنغر في الوقت المناسب.
    Yani aptalca bir şey yapıyor olabilirdim, tıpkı onun zamanında yaptığı gibi. TED أذا لعلي أعمل شي غبياً ، كالذي كان يفعله في ذلك الوقت
    Benim son atışım için tam zamanında geldin ve artık oyun sona erdi. Open Subtitles لقد جئت فى الوقت المناسب لضربتى الأخيرة و الآن ، لقد انتهت اللعبة
    Herkesin bu, çünkü aynı tam zamanında kayboldu düşündüm düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أن الجميع قد ظن هذا لأنهم إختفوا بالوقت نفسه
    -Hood'un zayıf yanını biliyorum Fermat -Eğer zamanında gidersek onu durdurabilirim Open Subtitles أَعْرفُ نقطة ضعفَ القلنسوةَ يمكنني ايقافه لو وصلنا في الوقت المناسب
    Güçlü kuyruk rüzgarları vardı ve Boston Logan Havaalanına zamanında inmeyi umuyoruz. Open Subtitles و نتوقع ان نصل الى بوسطن مطار لوغان تقريبا فى الوقت المحدد
    Yılın bu zamanında benim için anlamlı olan bir şarkı ile başlıyorum. Open Subtitles اريد ان ابدأ بأغنية تعني الكثير لي في هذا الوقت من العام
    Yılın bu zamanında görmedim. Peki bunun cezası nedir söyler misiniz? Open Subtitles ليس في مثل هذا الوقت من السنة ما غرامة إشعال النار؟
    Mr.Denkins, Memur Barbrady'e ifade verirken görmek için tam zamanında geldim. Open Subtitles وانا ذهبت في الوقت المناسب لأرى ان الشرطي باربريدي ياخذ التقرير
    Yalnızca doğru yerde olma meselesi değil, zamanında olmak da var. Open Subtitles المسأله ليست فى أننا كنا فى المكان الصحيح المسأله هى الوقت
    İstenmeyen bir ziyaretçi bize, neleri kaçırdığımızı hatırlatacak kadar boy gösterir ve tekrar unutmamız için tam zamanında bizi terkeder. Open Subtitles انه زائر غير مرغوب فيه يبقى لمدة طويلة نوعا ما ليذكرنا بما نفقد ويترك لنا في الوقت المناسب النسيان ثانية
    Yırtınıyorum, ama burası o kadar erkek merkezli bir yer ki, röntgenleri ve testleri bir türlü zamanında yaptıramıyorum. Open Subtitles كنتأركلمؤخرات، لكن هذا المكان مجرد نادٍ للأولاد لا يمكنني أن أحصل على نتائج الأشعة أو التحاليل في الوقت المحدد
    Ne yapamaya çalıştığını bilmiyorum, lakin görnüşe göre tam da zamanında gelmişiz. Open Subtitles لا اعلم ماذا كنت تخطط ولكن يبدو اننا وصلنا في الوقت المناسب
    Kutuyu yeni açmış. Öyle görünüyor ki tam zamanında gelmişiz. Open Subtitles لقد فتح الصندوق للتو يبدو أننا وجدناه في الوقت المناسب
    Küçük eğlencemiz için tam zamanında geldin. Gecebekçisini idam edeceğiz. Open Subtitles في الوقت المناسب لقليلا من الترفيه نحن سنعدم الحارس الليلي
    911'i aramasını bekleyip zamanında orada olmayı mı umut edeceğiz. Open Subtitles ننتظر اتصالا الى النجدة ونتأمل ان نصل في الوقت المناسب؟
    İkimizin arasında kalınca onu okula bile zamanında zor yetiştiririz. Open Subtitles بالكاد يمكننا أخذه إلى المدرسة على الوقت بينما نحن معاً
    Buna değer miydi? Ameliyat dikişlerinden birisi atmış ama zamanında müdahale ettik. Open Subtitles أكان الأمر يستحق؟ فكّت إحدى قطب الربط لكن قمنا بربطه بالوقت المناسب
    Çünkü zamanında yok. Senin hayatın sadece okul ve iş. Open Subtitles .لأنك لا تملك وقت لذلك فقط كل وقتك للدراسة والعمل
    zamanında, yiyecek artıklarını saklamak için kullanılıyordu ama şimdi anlamlı deseni ve eşsiz biçimiyle evrensel hayranlığın bir simgesi. Open Subtitles كانت تستخدم فى وقتها , كوعاء لوضع الطعام به أما الآن فهى .شىء يبهر الجميع لتصميمه المقتضب وتكوينه الفريد
    Bu Rachel Carson'ın zamanında da doğruydu, şimdi de doğru. TED كان ذلك صحيحًا في زمن راشيل كارسون، وهذا صحيح اليوم.
    Tam zamanında geldin. Ne zamandır bekliyorsun orada? Open Subtitles هذا امر جيد توقيت متى كنت في انتظار العودة الى هناك؟
    İnsanların kriz zamanında niçin ve nasıl karar aldıklarını daha iyi anlamak zorundayız. TED نحن بحاجة لإدراك كيفية تفكير الإنسان للوصول ا لى قرار في أوقات الشدة، ولمعرفة لماذا يجب أن نأخذ هذه القرارات.
    Sonra saray zamanında yetişmez ben de timsahlara yemek olurum Open Subtitles ثمّ لاينتهي القصر في الموعد المحدد وأنا سأكون غذاءا للتماسيح
    Bak sen, damat bey teşrif etmiş. Tam zamanında geldin King. Open Subtitles اذا لو لم يكن عريس العروس نفسه تماما فى موعدك أيها الملك
    Şirketin kaynaklarıyla ve şirket zamanında iş yerinde seks satın alımını yasakladığını açıkça belirten bir politika. TED سياسةٌ تقول بوضوح، أن الشركة تمنع شراء الجنس أثناء العمل، بموارد الشركة أو بوقت الشركة.
    Faturalarını zamanında ödeyip ödemediğini söyleyebilirim. TED وأستطيع معرفة ما إذا كنت تسدد فواتيرك في موعدها.
    Uçağım sizi New York'a büyük bagajınızla birlikte zamanında ulaştıracak. Open Subtitles طائرتى سوف تقلك و أمتعتك الإضافية إلى نيويورك فى التوقيت
    Bikini Bottom dosdoğru aşağıda. Ama asla zamanında aşağıya inemeyeceğiz. Open Subtitles ولكن إذا ما بدأنا بالسباحة الآن لن نصل فى الميعاد
    Yılın bu zamanında oraların güzel olduğunu duydum. Open Subtitles أَسْمعُ بأنّه جميلُ في هذا الوقتِ مِنْ السَنَةِ.
    Bak, muhtemelen makinist treni zamanında ulaştırmak için endişelidir. Open Subtitles انظر , المهندس ربما كان متلهفا للوصول بالقطار فى موعده

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد