| Beyler, bilirsiniz pek içmem ama bazı zamanlar vardır ki... | Open Subtitles | اولاد، أنا لست رجل شرب كما تعلمون، ولكن هناك أوقات |
| Ama bildiğimiz gibi seks aşk demek değildir, ve kimi zamanlar vardır ki, aşk kendi başına sizi hapsettirir. | Open Subtitles | لكن كما نعرفُ أيضاً، الجِنس ليسَ بالضرورَة حُباً و كانَ هناك أوقات كانَ فيها الحُب نفسُه سبباً في سجنِك |
| Bu nedenle rekabetin olması gibi işlediğinden emin olmak için adım atmamız gereken durumlar olduğu zamanlar vardır. | TED | لذلك هناك أوقات يجب أن نتدخل قليلاً لنتأكد أن المنافسة تسير بالشكل الأمثل |
| Ben de hemen dönerim Wilbur. Görüşürüz! Chick, herkesin hayatında başının belada olduğu zamanlar vardır. | Open Subtitles | وأنا أيضاً سأعود بعد قليل تشيك , هناك أوقات فى حياة كل إنسان عندما تواجهه بعض المشاكل |
| Hayatın kötü filmlere benzediği zamanlar vardır eğer hayat gerçekten kötü bir film olsa sana ne yol gösterirdi? | Open Subtitles | هنالك أوقات في حياتك تشبه فيلماً سيئاً ولكن لا يمكنك أن تتحضر فيما لو تحولت حياتك إلى فيلم سيء |
| Bak, ergenliğe giriş hikâyelerinde yeni tehlikeli arkadaşlar edinmek için en iyi arkadaşını görmezden gelmek zorunda kalacağın zamanlar vardır. | Open Subtitles | انظري في قصص بلوغ سن الرشد هنالك أوقات فيها انتِ تهملي الصديق المفضل |
| Kendi adaletimizi yerine getirmemiz gereken zamanlar vardır. | Open Subtitles | هناك أوقات تستوجب أن ننفذ العدالة بأنفسنا. |
| Gizliliğin ve sağ duyunun sayıdan daha önemli olduğu zamanlar vardır. | Open Subtitles | هناك أوقات يكون التخفي وحرية التصرف أكثر قيمة من الأعداد |
| Hepimizin biraz yardıma gerek duyduğumuz zamanlar vardır. | Open Subtitles | هناك أوقات نحتاج كلنا فيها لقليل من المساعدة |
| Bir maymunun da ağaçtan düştüğü zamanlar vardır. | Open Subtitles | فقط التواء بسيط . هناك أوقات عندما يقع قرد قبالة الشجرة أيضا. |
| Değişimin farklı olması gereken zamanlar vardır bir de benzer olan değişimler vardır. | Open Subtitles | هناك أوقات يجب أن يكون التغيير فيها مختلفاً و لكن هناك تغييرات تحصل و تبقى النتائج كما هي |
| Bazı zamanlar vardır ki; | Open Subtitles | هناك أوقات لدى الموت لا تبدو فيها إرادة الله... |
| Ama yine de, saklamaya çok istekli olduğumuz zamanlar vardır. | Open Subtitles | و لكن هناك أوقات تحاول دائماً إخفائهم |
| Ayrılmak için ve tehlikeye atılmak için bazı zamanlar vardır.. | Open Subtitles | هناك أوقات للمتعة و هناك أوقات للجد |
| Bir gangsterin de farklı hallere büründüğü zamanlar vardır. | Open Subtitles | حسناً, هناك أوقات تكون بها العصابات -شيء ما لتكونه -و ما هو؟ |
| Bir hatanın insanın gerçek hissi olduğu zamanlar vardır. | Open Subtitles | ... هناك أوقات عندما الأخطاء تكون نوايا الشخص الحقيقية |
| Bazı şeyleri tamamıyla ifşa etmenin iyi fikir olmadığı zamanlar vardır. | Open Subtitles | ليس الكذب لكن هناك أوقات عندما تكون الصراحة التامة ليس فكرة جيده - حقاً؟ |
| Hayatta aşkın gerçekten de her şeyin üstesinden geldiği zamanlar vardır. | Open Subtitles | هناك أوقات في حياتنا حيث يقهر فيها الحب كل شيء... |
| Demek istediğim, başka biriyle ilişkisi olan herkes bilir ki işlerin zor olduğu zamanlar vardır. | Open Subtitles | أعني، أيّ شخص يكون بعلاقة مع أحداً آخر يعلم بأن هنالك أوقات تصبح الأمور فيها صعبةً. |