Benim gibi insanlar her koşulda zayıfları korur, kim olurlarsa olsunlar. | Open Subtitles | الرجال مثلي يدافعون عن الضعفاء أياً كانوا و تحت أي ظرف |
Bu kadını dinlemeye devam ederseniz zayıfları ve muhtaçları göndermeye devam ederseniz inanın bana, hepiniz bu kadından daha önce ölürsünüz. | Open Subtitles | طالما أنك تفعلين بالضبط كما تقولين طالما أنك تتخلين عن الضعفاء والعاجزين صدقوني , كل واحد منكم سيموت قبل أن تفعل |
Güçlüler, kanunları zayıfları ezmek için bir araç olarak kullandıklarında hukuk sistemi çökmüş demektir. | Open Subtitles | الاقوياء أفسدوا القانون عندما استخدموه كنادى لقهر الضعفاء |
En dipleri karıştırıp, zayıfları gençleri ve hastaları bulup, onları mı gönderiyorsunuz? | Open Subtitles | انت تفتش حتي القاع لتجد الضعيف الصغير و المريض لترسلهم الي هناك؟ |
En yavaş kürekçiler, en zayıfları, takımdan çıkarılacaklar. | TED | هناك المجذف الأبطء ، والمجذف الضعيف ، وسيطردون من الفريق. |
Hepsi tuzağa düşürüldü. Büyük olanlar, zayıfları seçiyor. | Open Subtitles | مربوطة ببعضهم هكذا الوحدات الأكبر تختار الوحدات الأضعف |
Geum Jan Di'nin zayıfları savunma alışkanlığı, bulaşıcı falan mı? | Open Subtitles | ،،عادة غيوم جاندي تدافع عن الضعفاء هل ذلك معدي؟ |
Ordusu, zayıfları köle, ...güçlüleri asker yapar. | Open Subtitles | جيشه يستعبد الضعفاء ويتخذ جنوداً من الأقوياء |
Bu barbarlar bu korkaklar sadece zayıfları avlamaya geldiler. | Open Subtitles | إنهم جبناء, يعيشون على القمامة يصطادوا الضعفاء |
Ama sonra emniyet kemeri ve manavları salakları ve zayıfları hayatta tutacak şeyleri icat ettik. | Open Subtitles | الأشياء التي تبقي الحمقى و الضعفاء أحياء و دعنا نكن صرحاء |
Dinin, zayıfları sömürmeye yönelik olduğuna ikna edildiğime göre böyle hassas bir dönemdeyken, risk alamazdım. | Open Subtitles | في حين لم أقتنع أن الدين يركز على أستغلال الضعفاء في حالتي الضعيفة لا يمكنني المجازفة |
Seni bu kadar zayıf yapan, zayıfları koruma içgüdüsü. | Open Subtitles | لقد غدوتَ ضعيفاً، لأنّ حياتك أصبحت مكرّسة لحماية الضعفاء |
Şimdi de devrimlerini planlayabilsinler diye zayıfları eğitmemi istiyorsun. | Open Subtitles | الآن تريدينني أن أعلم الضعفاء كي يتمكنوا من التخطيط لثورتهم. |
zayıfları kurtlara atarak barış sağlayamayacağını krala söyle. | Open Subtitles | وقل للملك أن السلام لا يتحقق برمي الضعفاء إلى الذئاب |
Yanlışları düzeltmek, bir cihat düzenlemek zayıfları ve ihtiyaç içinde olanları ayağa kaldırmak. | Open Subtitles | ...ليصحح الأخطاء كلها وليقوم بحملة لدعم الضعفاء والمحتاجين |
zayıfları dövüyor ve etrafta bu dağları ben yarattım edasıyla dolaşıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعتدون على الضعيف, ويعتقدون انهم اسياد العالم |
Gün gelir, sürüyü kurtarmak için hasta ve zayıfları kurban etmek gerekir. | Open Subtitles | ها هو يأتي على الوقت عندما يكون المريض و الضعيف يجب ان يضحى |
Bu görev, masumları adaletsizlikten zayıfları zulümlerden korumak ve ihtiyaç olduğu takdirde haksızlığa uğrayanları savunmak için yardımlarına koşmak. | Open Subtitles | هذا الواجب هو إيواء البرئ من الظلم، لحماية الضعيف من الإضطهاد و، عندما تتطلب الضرورة، |
Hayvanları yeterince uzun süre kilit altında tutarsan, güçlüler zayıfları yemeye başlar. | Open Subtitles | قم بحبس حيون لفتره كبيره وسيقوم القوي باكل الضعيف |
Bir kahramanın görevinin, kendinden zayıfları korumak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كان يؤمن بأن واجب البطل المقدس هو حماية الأضعف منه |
"Çekicin sapı, bul zayıfları... in aşağı çürümeye yolla onları... kafanı dağıtıp, seni aşağı atacağım yolun kısa, kanın akıyor... güçlü olanlar yavrulamaya ayrılır... şeytanın etrafında otlamaya." | Open Subtitles | هامرهاند سيجد الأضعف سيؤذيهم حتى يتعفنوا سيحطم جمجمتك و يرميك داخلا ألمك قصير دمك خفيف |
Yaşlıları, hastaları, yaralıları, zayıfları avlıyor. | Open Subtitles | إنها تتغذى على المُسنّ و المريض والمجروح والضعيف |