Peki, umarım oğlunuz ABD başkanı tarafından gezdirilmekten zevk alır. | Open Subtitles | حسنا أرجو أن يستمتع ابنك ِبالسياقة مع رئيس الولايات المتحدة |
Diğer kadınlar yakınmaktan zevk alır. Yente değil. | Open Subtitles | يستمتع بقية النساء بالشكوى، لكن ليس ينتي |
Goa'uld kullarına sadece bir kere ateş etmekten zevk alır. | Open Subtitles | يستمتع الجواؤلد بإطلاق النار مرة واحدة على الشخص |
Ay ışığı altında yürümeyi ever, el ele tutuşmaya önem verir ve boş zamanında cadıları öldürmekten zevk alır. | Open Subtitles | فهو يحب المشي تحت ضوء القمر والإمساك بأيدي صديقته و يستمتع بوقت فراغه بقتل الساحرات |
Peki öyleyse seks sırasında erkek mi çok zevk alır, kadın mı? | Open Subtitles | اذن من يستمتع أكثر في الجنس ؟ الرجل ام المرأة ؟ |
Özellikle en sevdiğin insanları incitmekten zevk alır. | Open Subtitles | وهو يستمتع خصوصاً بإيذاء من تحبيهم أكثر |
Tabii ki zevk alırsın. Herkes zevk alır. | Open Subtitles | بالطبع انت تستمتع الكل يستمتع بها |
Ama herkes seksten zevk alır, yani doğal olarak herkes sekse bağımlı yani doğal olarak hepimiz seks bağımlısıyız. | Open Subtitles | لكن الجميع يستمتع بالجنس, لذا, فبالتعريف الواسع, الجميع مولع به, فبالتعريف الواسع... كلنا مدمنون للجنس |
Her sosyal görevli, diğerlerinden ziyade işinin belirli yönlerinden zevk alır. | Open Subtitles | كل أخصائي اجتماعي يستمتع بنواحٍ ... معينة من الوظيفة أكثر من الآخرين. |
Umarım Papa onun ortaklığından zevk alır. | Open Subtitles | آمل يأن يستمتع البابا بصحبتها |
Birisi her gün birlikte çalıştığı kadının eşliğinden zevk alır ondan hoşlanır, onu işyerinde gördüğünde ne yapacağını düşünür, gece evine döndüğünde ne yapacağını düşünür. | Open Subtitles | رجل ما يعمل مع إمرأة كل يوم ، يستمتع برفقتها، ينجذب إليها ، يفكر فيما ستفعله عندما يلتقي بها في العمل ، و ماذا ستفعل إبان الليل عندما تعود إلى منزلها |
Herkes oyun oynamaktan zevk alır.. | Open Subtitles | الكل يستمتع باللعب |
Umarım yemeklerden Bay Carson'ın aldığından daha fazla zevk alır. | Open Subtitles | آمل أن يستمتع بالطعام أكثر من سيد (كارسون) |