Vatandaşlarımızın, devlet için daha iyi iş ortakları olmasını sağlayabiliriz, o kadar da zor değil. | TED | نستطيع حث المواطنين ليكونوا شركاء أفضل للحكومة، وذلك ليس صعباً. |
Herhalde Çin mahallesinden. Tombstone'da bunu bulmak zor değil. | Open Subtitles | ربما من الحي الصيني ليس صعباً الحصول عليه في تومب ستون |
İyi de zor değil ki. Sadece nereden başlayacağını bileceksin. | Open Subtitles | حسنا، ليس صعب يجب فقط ان تعرف من أين تبدأ |
Frekansına girmek zor değil. Ona bir mesaj iletmeni istiyorum. | Open Subtitles | ولم يكن صعباً معرفة التردد أُريدك أن توصل رسالة لها |
Olayların gidişatından_BAR_bunun nasıl olacağını anlamak zor değil. | Open Subtitles | لا يصعب الفهم بكيفية حدوث هذا الآن نظراً لحال الأمور |
Halkın için iyi olanı seçmek o kadar zor değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس صعبًا لهذه الدرجة إختيار مافي صالح قومك، صحيح؟ |
Buna inanmak zor değil çaylak, ne de olsa seks hayatın yok. | Open Subtitles | ليس صعباً أن أصدق هذا بإعتبار أن ليس لديك علاقات |
Hatırlaması zor değil. Sahne sağ, kamera sol. | Open Subtitles | الأمر ليس صعباً أن تتذكّري المسرح على اليمين والكاميرا على اليسار |
El ele tutuşmak o kadar da zor değil, değil mi? | Open Subtitles | تشابك الأيادي ليس صعباً جداً, أليس كذلك؟ |
Artık böyle şeyler çok zor değil artık arkadaşlarını ve kredilerini hatta diplomanı bile internetten temin edebilirsin. | Open Subtitles | هذا ليس صعباً تلك الأيام يمكنك الحصول على تقارير إجتماعية وحسابات بنكية وحتى شهادة جامعية على الإنترنت |
Ateş etmek zor değil öldürmek tamamen farklı bir şey. | Open Subtitles | الإطلاق ليس صعباً لكن القتل شيء مختلف كلياً |
Veda turunu nerede bitireceğini anlamak zor değil. | Open Subtitles | ليس صعباً توقع الأماكن التي ستتوقف بها عبر جولتك الوداعية |
Bir adamın bir hafta kaybetmesi çok zor değil. | Open Subtitles | انه ليس صعب على الرجل ان يفقد لمدة اسبوع |
Öldürmek zor değil evlat. Tetiği çekersin biter. | Open Subtitles | القتل ليس صعب يا فتى إنه مجرد سحب للزناد |
Grafik falan istemiyorum ama onunla beraberken aynı zamanda kafasına darbe vurmak zor değil mi? | Open Subtitles | لا أريد أن أدخل في التفاصيل ولكن ألم يكن صعباً أن تضرب أحدا بشكل مفاجئ وهو يفعل هذه الأشياء؟ |
- Oradan kaçması hiç de zor değil. | Open Subtitles | لا يصعب عليه محو أثره من السوق الألكترونيه |
Kız kardeşin bir cadıyken düşmanlarını takip etmek o kadar da zor değil. | Open Subtitles | ليس صعبًا أن تقتفي أعداءك حين تكون أختك ساحرة. |
Olması zor değil. Yani, ne düşünüyordum? | Open Subtitles | من الصعب ألا يكونوا أقصد, بماذا كنت أفكر ؟ |
Hiçbir şeye inanmayan biri için intikamı anlamak zor değil. | Open Subtitles | الانتقام ليس من الصعب فهمه لرجل لا يامن باي شيء |
Frenlere nasıl basılacağını bir kere öğrendiğinde durdurması o kadar da zor değil. | Open Subtitles | و بمجرد التعود على طريقة سحب المكابح، في الواقع ليست بتلك الصعوبة لتتوقف. |
Bilmelisin ki bir eroinmanı tanıması benim için gerçekten zor değil. | Open Subtitles | عليك ان تعلم أنه ليس بصعب عليّ أن أميّز المدمنين |
Kafamın üzerinde uçuşan yalanları görmek zor değil fakat onları vurup indirmek çok zor. | Open Subtitles | لا تصعب عليّ رؤية الأكاذيب التي تتطاير من فوق رأسي ولكن يستحيل عليّ تقريباً القضاء عليها |
Kendi barbekü alanınızı yapmak kuşhane ya da olimpik yüzme havuzu yapmaktan daha zor değil. | Open Subtitles | بناء شواية خاصة بك ليس أصعب من بناء سقيفة طيور أو مسبح أولبياد متوسط الحجم |
Görünmez biriyken hiç de zor değil. | Open Subtitles | ليس أمراً مشيناً لو فعلته طالما أنكم تنأون بأنفسكم |
Biliyorsunuz bu Noel şeyi sandığım kadar zor değil ve neden bu kadar çok eğleniyorlar bu tek bir kişiye bağlı olmalı | Open Subtitles | أعتقد عيد الميلاد شيء لَيسَ صعب كمايَبْدو وسبب المرحهم يعود الي اي اسخص |
Onları yere yıkmak zor değil, önemli olan onları yerde tutmak | Open Subtitles | ان التخلص منهم ليس صعبا ان جعلهم يجلسون هو الامر الصعب |
Hayır ama biliyorsun, o filmdeki aktörler çok yoğun çalışıyorlar ve onları arayıp bulmak da çok zor değil. | Open Subtitles | لا، لكن كما تعرف بأن الممثلين في هذا الفيلم يعملون كثيراً ولم يكن من الصعب تعقبهم. |