ويكيبيديا

    "zorundaydım" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • اضطررت
        
    • كان علي
        
    • كان عليّ
        
    • عليّ أن
        
    • كان يجب
        
    • إضطررت
        
    • اضطررتُ
        
    • مضطرة
        
    • أضطررت
        
    • علي ان
        
    • واضطررت
        
    • مضطراً
        
    • يجب عليّ
        
    • بدّ أن
        
    • مضطر
        
    Yatağımın yanında kuma gömülü bir kola cevizi ile uyumak zorundaydım ve 7 cüzzamlı için 7 madeni para gibi şeyler... TED ولكن اضطررت الى النوم مع عروق الجوز بجانب سريري, مدفونا في الرمل, ومنح سبع قطع نقدية لسبعة مرضى بالجذام وهلم جرا.
    Eşyalarımı arabaya yükledim ve yola çıktım. Şehirden uzaklaşmak zorundaydım. - Neden peki? Open Subtitles أنا فقط ألقيت بأشيائي في السيارة ، و أقلعت اضطررت للخروج من المدينة
    Bir ödül kazandığımda bu oldukça çılgın dileği sunmak zorundaydım. TED عندما فزت بالجائزة، كان علي تقديم هذه الرغبة المجنونة تمامًا.
    Güvenli ve tekrar edilebilir bir sıralama bulursam ezberlemek zorundaydım. TED حين وجدت تسلسلات بدت آمنة وقابلة للتكرار، كان عليّ حفظها.
    Doğru şeyi yapmakla başarılı olmak arasında seçim yapmak zorundaydım. Open Subtitles كان عليّ أن أختار بين فعل الشئ الصحيح وأن أنجح
    Ama her ikimizin de kariyeri mahvolmasın diye bunu gizlemek zorundaydım. Open Subtitles لكن كان يجب أن أظل واعياً للأمر لمنعه من تدمير وظيفتينا.
    İngilizce Güney Kore'de çok önemliydi ve bu yüzden 3. dilimi öğrenmek zorundaydım. TED كانت اللغة الإنجليزية مهمة جداً في كوريا الجنوبية لذا إضطررت لأن أبدأ تعلم لغتي الثالثة
    Beni öldürme. Yaşamak için anılarınızın bir bölümü olmak zorundaydım. Open Subtitles لا تقتلني ، اضطررت لأكون جزءاً من ذكرياتكم حتى أعيش
    Başka kimse zarar görmesin diye durdurmak zorundaydım, kontrol altına alabilmek için. Open Subtitles اضطررت للتوقف قبل يصب أي شخص آخر، للحصول على انها تحت السيطرة.
    Çantanızdaki makasla törpüyü almak zorundaydım. Open Subtitles اضطررت أن أخذ مبرد الأظافر والمقص من حقيبتك
    Dinsmoor'un çok nadir ortaya çıkardı.. ....ama ben Estella'yı görmek zorundaydım Open Subtitles دينزمور لم تكن على طبيعتها لكن كان علي أن أرى إستيلا
    Yüksek sesle konuşmak zorundaydım çünkü film de yüksek sesliydi! Open Subtitles كان علي التحدث بصوت عال لأن صوت الفلم كان عاليا
    En çekici adam geldi, ve bütün gün onu giydirmek zorundaydım! Open Subtitles الرجل الأكثر محبوبية جاء وأنا كان علي أن ألبسه طول النهار
    Ama kendi yoluna gitmek istemiştim ve bende buna izin vermek zorundaydım. Open Subtitles لكن عليك أن تكمل طريقك، و كان عليّ أن أدعك تترك المنزل
    Ve ben yalnız başımaydım, devam etmek zorundaydım ve bunu yaptım. Open Subtitles , و أنا هي الوحيدة الباقية لذا عليّ أن أتخذ القرارات
    Teşekkürler. Bir kez daha, lise denilen yerde hayalet olarak dolaşmak zorundaydım. Open Subtitles شكراً مرة أخرى , عليّ أن أمشي كالشبح على أرض المدرسة الثانوية
    Pekâlâ, kendimce sanki evliymişiz gibi rol yapıyordum, sonra otel çalışanları senin beni aldattığını sandılar, rolümü sürdürmek zorundaydım. Open Subtitles حسناً، ربما كنت أتظاهر بأننا متزوجان و عندما ظن الموظفون بأنك تخونني كان يجب أن أتصرف لأحافظ على كرامتي
    Ve hayayolları için çalışan insanların işlerini korumak için, ve de müzik şirketi için çalışan insanların işlerini korumak için, Aile mücevherini satmak zorundaydım ki havayollarını koruyayım. TED و من أجل أن أحافظ على وظائف الناس التى تعمل فى شركة الطيران, و أيضا حماية الوظائف فى شركة التسجيلات, إضطررت لبيع جواهر أسرتى لإنقاذ شركة الطيران.
    Buraya nasıl geldiğiyle ilgili gerçeği söyleyemeyeceğine göre, doğaçlama yapmak zorundaydım. Open Subtitles ونظراً لعدم إمكانيته كشف حقيقة كيفية مجيئه إلى هنا، اضطررتُ للارتجال
    Sadece köpeğin yüzünde görülen ifade için bu slaytı kullanmak zorundaydım. TED أنا مضطرة لاستخدام هذه الشريحة. إنها فقط النظرة على وجه الكلب.
    Çalışmak ve para kazanmak zorundaydım. O da hepsini aldı. Open Subtitles أضطررت الى الذهاب للعمل أضطررت الى جنى المال, وهى أخذته كله
    Eve dönüş bileti için evlilik yüzüğümü rehin vermek zorundaydım. Open Subtitles كان علي ان أرهن حلقة زفافي للحصول علي تذكره المنزل
    Yepyeni bir hizmet modeli geliştirmek zorundaydım. TED واضطررت إلى التفكير خارج الصندوق في نموذج آخر من الرعاية.
    McManus Em City'de yaşadığım zamanlarda senin sofu saçmalıklarını dinlemek zorundaydım. Open Subtitles عِندما عِشتُ في مدينة الزُمُرُد لكني لستُ مضطراً إلى ذلكَ الآن
    Maalesef, tıraş bıçağının jiletini almak zorundaydım. Open Subtitles كان يجب عليّ آخذ الشفرة من ماكينة الحلاقة
    Hitler'den bir hoşçakal hediyesi. Ona bir söz vermek zorundaydım. Open Subtitles هدية وداع من هتلر كان لا بدّ أن أعده بشيء
    Yaşadığım sürece saklamak zorundaydım. Bir gün kapıdan dışarı çıkamaz oldum. Open Subtitles كنت مضطر للعيش في الخفاء لا يمكنني الظهور في ضوء النهار

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد