"آسفُ" - Translation from Arabic to Turkish

• üzgünüm
• dilerim
• Özür
• üzüldüm
• Kusura
• Affedersin
• Pardon
• bakma
• üzgün
• bakmayın
• Affedersiniz
• Afedersin
• sağ olsun
• Afedersiniz

Bak tatlım, biliyorum kötü hissediyorsun ve kitabın çıkmayacağı için üzgünüm.
النظرة، عسل، أَعْرفُ بأنّك تَبْدو سيئاً وأَنا آسفُ كتابُكَ لا يَخْرجُ.

Seni bir daha asla göremeyeceğim için çok üzgünüm Justine.
أَنا آسفُ أنه لا يُمْكِنُني أبَداً ان اَراكي ثانيةً، جوستين.

Çok Özür dilerim Profesör. Ben de başlamak için hazırlanıyordum.
أَنا آسفُ جداً، أستاذ , أنا كُنْتُ فقط أَستعدُّ للبَدْء.

Özür dilerim, öyle demek istemedim. Ne söylediğimi ben de bilmiyorum.
أَنا آسفُ أنا لَمْ أَعْنيِها أنا لا أَعْرفُ ما الذي أَقُولُه

üzgünüm, bunu açıklayamam ama Debra öyle deyince bu bana doğru gelmedi.
أَنا آسفُ. أنا لا أَستطيعُ تَوضيحه، لكن فقط جلسة قول ديبرا ذلك،

Geldiğiniz için size müteşekkirim. Sizinle farklı şartlar altında tanışamadığıma üzgünüm.
أَنا آسفُ نحن لَمْ يَكنْ مُمْكِنناً أنْ نَجتمعَ تحت الظروفِ المختلفةِ.

Gerçekten üzgünüm, ama sanırım taşınma planlarımız bir süre beklemek zorunda.
أَنا آسفُ جداً لكني اعتقد خطط الإنتِقال. .. يَجِبُ أَنْ تؤجّلَ.

Ronnie, kaybın için üzgünüm, ama bize burada yardım edebilir misin?
روني، أَنا آسفُ لخسارتِكَ، لكن يُمْكِنُ أَنْ تُساعدَنا خارج هنا مطلقاً؟

Gerçekten çok üzgünüm ama kaynağımdan ödün vermeden Ahmadi ailesi hakkında konuşamam.
أَنا آسفُ جداً، لَكنِّي لا أَستطيعُ ناقشْ عائلةَ أحمدي بدون مُسَاوَمَة مصادرِي.

Çok Özür dilerim ama kabul ederseniz, son dersten sonra sınavı yapmak isterim.
أَنا آسفُ جداً , وإذا هو سَيَكُونُ موافقَ، أنا أوَدُّ أَنْ أَبْقى بعد صنفِي الأخيرِ ويَأْخذُ الإختبارَ.

Özür dilerim. Sizi aktris Victoria Vetri sandım.
أَنا آسفُ إعتقدتُ أنك الممثلة فيكتوريا فيتري

- Walter Gabler lütfen. - Özür dilerim. Telefonu bağlayamam.
والتر جابلر من فضلك أَنا آسفُ أنا لا استطيعُ إكْمال مكالمتك

Dansı böldüğüm için Özür dilerim, ama bu haberi hepiniz duymak istersiniz.
أصدقائي، أَنا آسفُ لمُقَاطَعَة الرقصِ لكني متأكّد أنكم تُريدُون سَمْاع الأخبارِ

Öldüğüne üzüldüm ama burada da işler o kadar iyi gitmiyor.
أَنا آسفُ لانه ميتُ، لكن الأشياءَ لم تكن عظيمةَ هى الاخرى.

Kusura bakma. Hutch aklıma gelmemişti.
أَنا آسفُ أنا ما كُنْتُش بافكّرُ بشأن هاتشِ

Affedersin, ahlaki sınırları mı zorladım, Ray?
أوه، أَنا آسفُ. عَملَأَعْبرُ ثانية بَعْض الخَطِّ الأخلاقيِ، راي؟ حَسَناً.

Pardon ama bunlar senin tavlama sözlerin değil miydi?
أَنا آسفُ. ما هي جملتك التي كنت تقولها؟

Yapmadığım birşey için üzgün olduğumu söyleyemem.
أنا لا أَستطيعُ قَول أَنا آسفُ لما أنا مَا عَمِلتُ.

Siz bana bakmayın.
أَنا آسفُ، أَنا آسفُ. أَنا فَقَطْ أُمثّلُ.

Affedersiniz ama daha fazla kibar olamayacağım.
أَنا آسفُ أنا لا يُمكنُ أَنْ أكُونَ لائق بسيدةَ أكثرَ حول هذا.

Oh, Afedersin!
أوه، أَنا آسفُ.

Babanı bizzat tanımıyordum ama başın sağ olsun demek istedim.
أنا لم أعرفه، لكنِّي فقط أريد القول أنني آسفُ

- Afedersiniz, neden bahsediyorsunuz?
- أَنا آسفُ. ما الذي يتحدثون عنه جماعتك؟