| Bunu hissedeceğiz, Ike. O salonda bir şeye ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنشعر بذلك, آيك نحتاج الى شئ ما فى هذه الغرفة |
| Sadece Ike Walaczek cinayetindeki bir gelişmeyi haber vermek istedim. | Open Subtitles | مجرد أني أطلعك على تطور جديد في مقتل آيك والاتزشيك |
| Fakat Ike bu akşam Southwick Sarayı'nda son bir toplantı yapacak. | Open Subtitles | و لكن آيك دعى لإجتماع عالي المستوى الليلة |
| Herkes için doğru insan vardır. Bunun lke olması iyi. | Open Subtitles | هناك غطاء لكل وعاء وأنا أشعر بالارتياح مع آيك أتعلمون. |
| Bu Van Eyck için arama yapılan cihaz. | Open Subtitles | (هذا هو الجهاز الذي استعمله في البحث عن (فان آيك. |
| Ike Clanton iki yıl sonra bir soygun girişiminde... vuruldu ve öldü. | Open Subtitles | آيك كلانتون أصيب وقتل بعد سنتين أثناء محاولة سرقة |
| O araba Ike Turner'ın eski arabası. Daha önce görmüştüm. | Open Subtitles | تلك سيارة آيك تورنر القديمة لقد رأيتها من قبل |
| Ike'ın deyimiyle Fidel Castro'nun bilinçli saldırgan politikasına cevaben yapılmıştı. | Open Subtitles | وذلك ردًا على ما وصفه آيك بسياسة فيدل كاسترو العدائية المتعمدة |
| Ike daha fazla konvansiyonel savaşa bulaşmama konusunda kararlıydı.. | Open Subtitles | كان آيك عاقدًا العزم على أن لا ينشغل بمزيد من الحروب التقليدية |
| Ike planının karşılıklı şüpheleri azaltacağını... ama Sovyet Askeri kapasitesinin üzerindeki perdeyi de kaldıracağı iddiasında bulundu. | Open Subtitles | زعم آيك أن خطته ستخفف من حدة الشكوك المتبادلة علاوة على أنها ستكشف النقاب عن الآلة العسكرية السوفيتية |
| The Chicago Defender. Ike Epstein. Onu tanıyor musun? | Open Subtitles | و صحيفة شيكاغو، و آيك ايبشتاين أنت تعرفه؟ |
| Hey, Ike, üzgünüm, geciktim. Park etmek bir kabus gibi. | Open Subtitles | مرحباً آيك آسف لتأخري صف السيارة كان كابوساً |
| Şimdi de, bayanlar ve baylar karşınızda Ike Evans'ın dünyaca ünlü Miramar Playa oteline gelerek bizleri onurlandıran Bay Frank Sinatra! | Open Subtitles | والآن سيداتي وسادتي رحبوا بضيف سيد آيك أيفنز وفندق شاطئ الميرامار سيد فرانك سيناترا |
| Dünyaca ünlü Miramar'dan Ike Evans gelecek ve otellerini çalıştıracak. | Open Subtitles | آيك ايفانز من ميرامار الشهير عالميا سوف يأتي الى الداخل ويدير فنادقه. |
| Acılı ama muhteşem olmasını istiyorum şu filmdeki Ike ile Tina gibi. | Open Subtitles | أريده أن يكون حاراً لكن يبقى رائعاً مثل آيك وتينا في ذلك الفيلم |
| Ben geri püskürtülmüş olurum ardından Ike ile Tina gibi olmaya devam ederiz. | Open Subtitles | أنا أحصل على انتكاستي ثم نعود بعدها لنكون آيك وتينا |
| Ben işi bırakmasaydım Ike tıp merkezinde çalışmaya başlamazdı bile. | Open Subtitles | آيك" لم يكن ليعمل بالمركز الطبى" اذا لم أكن استقلت |
| Bu yüzden Ike koordinatlara yalnız gitti. | Open Subtitles | لهذا السبب ذهب آيك وحده إلى مكان الإحداثيات |
| Hey lke, beni ne zaman yazında kullanacaksın? | Open Subtitles | مرحباً, آيك, متى ستقوم بإدرتجي ضمن لائحتك |
| Gelin olarak yaptığı davranışlar, USA Today Gazetesi yazarı lke Graham tarafından yazıldı. | Open Subtitles | وعن أعمالها الزوجية البطولية التي تولى مهمة الحديث عنها الصحفي في جريدة يو إس توني آيك غراهام |
| Buraya küçük lke'ı görmeye gelmedim. | Open Subtitles | أمسك بهذه الآغطية أنا لم آ إلى هنا لرؤية آيك.الإبن |
| Birisi Van Eyck'ın güvenlik düzenlemelerini araştırmış. | Open Subtitles | (شخص ما بحث عن الترتيبات الأمنية لـ(فان آيك. |