Seni temin ederim ki gelişin büyük bir sabırsızlıkla bekleniyordu. | Open Subtitles | لقد كان وصولكَ مُنتَظرًا بشدّة. أؤكّد لك هذا. |
Yani Seni temin ederim benim de oyunlara ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | لذا أؤكّد لك أنّي أنا الآخر لا أملك أيّ وقت للعب الألاعيب. |
Fakat Seni temin ederim ki şehir sakinleri bu antlaşmaya bağlı kalmayacaklardır. | Open Subtitles | لكنّي أؤكّد لك أنّ قاطني هذه المدينة لن يلتزموا بهذه المعاهدة |
sizi temin ederim, General, bu durumu halletmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أؤكّد لك أيها الجنرال، أحاول حلّ هذه المعضلة. |
Gerçi istediğimden biraz düşük ama sizi temin ederim ki, onların önerdiğinden çok daha fazla. | Open Subtitles | لربما يكون المبلغ أقل مما أردت بقليل لكن دعني أؤكّد لك ،إنه أكثر بكثير مما أرادوا |
Hayatta karşına böyle fırsatlar çıktığında ona uzanmamak günahtır. Sana söylüyorum, günahtır. | Open Subtitles | عندما تمدّ الحياة يدها هكذا فخطيئة ألّا تلاقيها، أؤكّد لك أنّها خطيئة |
Hayır. Emin ol değildi. Geldiğimde yalnızdın. | Open Subtitles | كلّا، أؤكّد لك أنّه لم يكُن هنا، كنت بمفردك حين وصلتُ. |
Seni temin ederim, karın gebe kalabilecek. | Open Subtitles | يُمكنني أنْ أؤكّد لك وزوجتك أنّكما قادران على الحمل. |
Bir parazit gibi başka bedende yaşamana rağmen Seni temin ederim ki geçtiğimiz 900 yıl boyunca can sıkıcı hal ve hareketlerin gayet de aynılığını korumuş. | Open Subtitles | لعلّك تسكن جسدًا آخر بشكل طفيليّ حسبما قد أضيف لكن دعني أؤكّد لك أنّه رغم مرور 9 قرون، إلّا أن مشاعرك المضجرة ما زالت كما هي. |
Ayrıca, bu sabah her ne olduysa, Seni temin ederim ki, bir daha olmayacak. | Open Subtitles | واستطيع أنْ أؤكّد لك أنّ ما حدث هذا الصباح لن يحدث مرّة أخرى. |
Seni temin ederim ki karsimda duran herkes ya kurudu gitti, ya toprak oldu ya da yemek. | Open Subtitles | أؤكّد لك أن كلّ من كالوا لي العداء إما جُففوا أو صاروا رمادًا أو عشاء. |
Seni temin ederim, Bernard dikkat etmeyecektir bile. | Open Subtitles | بيرنارد لن يمانع, أؤكّد لك ذلك |
Evet, hasta. Ama Seni temin ederim, onu kötüleştirecek tek şey hapse geri dönmek olur. | Open Subtitles | إنّه مريض، ولكن أؤكّد لك أمراً واحداً سيزيد حاله سوءاً... |
Ama bilin ki değil, Dr.Grey. Seni temin ederim. | Open Subtitles | والأمر ليس كذلك، د.غراي أؤكّد لك |
Aklınızdan geçenleri anlıyorum ama sizi temin ederim ki anlattığım her şey doğru. | Open Subtitles | , أفهم أنّك تعتقد ذلك لكن أؤكّد لك . كلّ شيء صحيح |
Evvela sizi temin ederim ki, bu görüşme ajansımın bilgisi dışında. | Open Subtitles | أولاً ، أريد أن أؤكّد لك بأنه لا أحد من وكالتي يعلم بخصوص هذا الإجتماع |
Doktor, sizi temin ederim ki bu durumla şu anda barışığım. | Open Subtitles | يا دكتور, يُمكنني أنْ أؤكّد لك. إنّني في سلام مع هذا الوضع الآن. |
Sana söylüyorum, o kadın bir şeylerin peşinde. Teyzeni mi kastediyorsun? | Open Subtitles | أؤكّد لك أنّ تلك الامرأة تدبّر أمراً |
Sana söylüyorum işte Sammy, aynı şekilde hissediyoruz. | Open Subtitles | أؤكّد لك (سامي) أنّنا نشعر بما تشعر به. |
Emin ol Türklerin bu durumu düzeltme şansı benimkinden daha fazla. | Open Subtitles | أؤكّد لك.. أنّ لديك حظاً أفضل في طلب إصلاح هذا من الأتراك أكثر من أن تطلبه منّي |
İnan bana Bill, orada çok fazla hayat kurtarmış olacaksın. | Open Subtitles | أؤكّد لك بأنّك ستنقذ الكثير من الأرواح. |