Ama sen hâlâ benim oğlumsun. Hâlâ her zaman istediğim şeyi istiyorum. | Open Subtitles | لكنّكَ ما تزال ابني، وما زلتُ أبتغي ما أردتُه دومًا. |
Seni baş gözcümüz olarak koymayı düşüneceğim ama karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | سأفكّر بجعلك حارستنا الأساسيّة، لكنّي أبتغي شيئًا في المقابل. |
Dinle dostum, özür falan istemiyorum. - Sadece bir açıklama istiyorum. | Open Subtitles | أنصت يا صاح، لا أبتغي أسفًا، أودّ تفسيرًا فحسب. |
Yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | كلا، لا أبتغي ذلك أنت قومي بالوثب 100 مره |
Sikeyim, artık hiçbir şey bilmek istemiyorum. | Open Subtitles | ما عدت أبتغي ! عرفان شيء بعد |
Başkalarının hayatını kurtarmayı bırakmalıyım. Kendi hayatımı istiyorum. Kendi hayatımı yaşama zamanı geldi. | Open Subtitles | بمنأى عن إنقاذ حيوات الأخرين، أبتغي حياتي آن الآوان، آن الآوان كي أحيا حياتي |
Onunla dövüşmek istiyorum. Tek istediğim bu. | Open Subtitles | أريد أن أقاتله، وهذا كل ما أبتغي. |
Son bir kez. Ama cevap istiyorum. | Open Subtitles | مرّة أخيرة، لكنني أبتغي استجابة. |
hızlı gitmek istiyorum. | Open Subtitles | -إنّكَ تقود مثل فتاة، وأنا أبتغي السرعةَ . |
Şu merhemleri alıp kız arkadaşımla güzel bir akşam yemeği yemek istiyorum. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} أبتغي جلب هذه الأعشاب وتناول وجبة جميلة وادعة معدّة منزليًّا مع خليلتي. |
Çilek istiyorum. | Open Subtitles | أبتغي فراولة. |
Ölmesini istemiyorum mu sanıyorsun? O zaman neden buradasın? | Open Subtitles | -ألا تحسبينني أبتغي موته؟ |
Macera falan istemiyorum ben. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} لا أبتغي مغامرة. |