Ve ne zaman ki Kırsaç ve çocukları yok olacak işte o zaman Magua'nın yüreğindeki yaralar kapanacak. | Open Subtitles | وقلبه سيصبح كاملاً ثانية في اليوم الذي يموت به ذو الشعر الرمادي وكل أبنائه |
Bütün çocukları arasında, kendisine çocuk olmanın ne olduğunu hatırlatanın sadece sen olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | , قال أنه من جميع أبنائه كنت الوحيد معنى أن تكون طفلاً |
Bir baba, ziyaretine bile gelmeyen çocuklarını etkilediğini nasıl umabilir ki? | Open Subtitles | كيف يستطيع أباً الثأثير في أبنائه عندما لا يأتون حتى لزيارته |
Ebeveyn olmaya hazır değilim; özellikle de çocuklarını terk edecek bir ebeveyn. | Open Subtitles | أنا لست مستعداً لأكون والداً . بالأخص ليس النوع الذي يترك أبنائه |
Ölümünden yıllar sonra, oğulları onun arzusunu yerine getirdi. | Open Subtitles | ، في السنوات التي تلت موته . . نفذ أبنائه أمنيته |
"ön adları bilinmeyen beş oğlu ile saldırı" bu sizin yeminli ifadeniz. | Open Subtitles | مع خمسة من أبنائه ،أسمائُهم مجهولة هل هذه قرائنكَ التي أقسمت عليها؟ |
Ama ne yazık ki bu hastalık çocuklarına da geçmiş. | Open Subtitles | لكن للأسف هذا المرض من الواضح أنه نقل إلى أبنائه |
Ve ağlamaya başlar. Ve Priam oğullarından bir çoğunu katleden bu adama bakar, ve o da ağlamaya başlar. Ve ağlayışlarının sesi tüm evi doldurur. | TED | وينظر بريام إلى الرجل الذي قتل الكثير من أبنائه ويبدأ هو بدوره النحيب، ويملأ صوت نحيبهما المنزل. |
Üç yıl önce karısını ve oğlunu trafik kazasında kaybetti. Bunu atlatmak zaman alır. | Open Subtitles | لقد فقد زوجته وثلاثة من أبنائه فى حادث سيارة قبل ثلاثة أعوام وهذا يتطلب وقتاً لتجاوز ذلك |
Şimdi, diğer oğullarını ekibe katılmaları için çağırıyor. | Open Subtitles | والأن ينادي على باقي أبنائه للإنظمام إليهم |
Kendi çocukları var, biliyorsun, onlar para harcamak zorundaymış. | Open Subtitles | لديه أبنائه, تعلمين, لديه ابنائه الحقيقين ليدفع لهم |
Barış zamanını gördük, çocukları yetiştirmek için onlar şimdi evlerinde mutlu , savaşla ilgili hiç bir şey bilmiyorlar. | Open Subtitles | الآن، في منزل سعيد أن يعرف شيئا من الحرب، نحن نبدأ في رؤية وقت السلم فيها لرفع أبنائه. |
Kral bu labirent aynaları, çocukları oynasın diye yaptırdı. | Open Subtitles | لقد بنى الملك الراحل قصر متاهة المرايا هذه من أجل أبنائه ليلعبوا فيها |
Çocuklar ondan korkuyor ama o tıpkı kendi çocukları gibi onları seviyor. | Open Subtitles | الأطفال يرتعبون منه لكنه يحبهم مثل أبنائه |
Keza İncil'de, Tanrı'nın çocuklarını affettiğini söyler bize. | Open Subtitles | إن الإنجيل أيضاً يقول لنا أن الرب يصفح عن أبنائه |
General, önceki günkü saldırıdan sonra ülkedeki ailelerin yarısının çocuklarını okula göndermediğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | أيها الجنرال هل عرفت أنه بعد هجوم أمس نصف الآباء في هذه البلاد أبعد أبنائه من المدرسة؟ |
Majesteleri... şu aralar, böyle bir tehlikeyi temsil ettiğinizde, bende... görevi üstlenmelisiniz, bunu ben yapamam- Allah'ın isteği hariç... tam bir alçakgönüllülükle... çünkü o oğulları için en iyi olanı biliyor. | Open Subtitles | علي ملء د ور ليس لي, وأقبل بإرادة الله مع كل إذلال, لأنه يعرف مصلحة أبنائه |
"Rizzoli ve oğulları"nı hayata döndüreceksin. | Open Subtitles | انت في طريقك لإعادة شركة ريزولي و أبنائه معاً |
oğlu uyuşturucu satıcısı olabilir, fakat yine de eğitime ihtiyaçları var. | Open Subtitles | قد يكون أبنائه يُتاجرون بالمخدرات، ولكن لا يزال عليهم التخرّج من الجامعة. |
Müstakbel çocuklarına acıyorum, kanka. | Open Subtitles | أشعر بالسوء عن أبنائه المستقبلين يا رفيق |
oğullarından biri savaşa gitmeden önce mezbahalara halka tedarik ederdi. | Open Subtitles | فقد أحد أبنائه في تلك الحرب كان يقوم بتوفير السلاسل لمصنع تعليب اللحوم |
Delirmiş. İki oğlunu kaybettikten sonra aklını kaçırdı. | Open Subtitles | إنه في حالة "جنون" منذ أن فقد "أبنائه" فقط "عقله" |
Bu doktor baba oğullarını dayanıklı yapmak için araştırmalar mı yaptı? | Open Subtitles | هذا الطبيب الأب يحاول تحصين أبنائه من المرض؟ |
Sonra anladım ki onun ışığını taşıyan oğullarıyız. | Open Subtitles | وأدركت أن أبنائه يحملون شعلته أستغفر الله |
Amasawa'nın çocuklarından biri seninle aynı dönemde okuyor. Bunu bilmiyor muydun ? | Open Subtitles | أصغر أبنائه معكِ بنفس السنة) ألا تدرين ذلك؟ |