Bir daha ben olmadan seni hiçbir yere bırakmayacağım. | Open Subtitles | لن أترككِ تذهبين إلى أي مكان بدوني ثانية |
Bu yüzük taahhütümdür, seni bir daha hiç bırakmayacağım. | Open Subtitles | أعطيكِ هذا الخاتم كوعدِ مني بأنني لن أترككِ ثانية |
Chloe, buradan ayrılırken bile seni asla terk etmeyeceğim. | Open Subtitles | كلوي, عندما كنت أريد الرحيل, لم أكن أريد أن أترككِ |
Seni bırakmam gerek. Artık gidip devi öldürmek zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أترككِ الآن، يجب أن أذهب لقتل العملاقة |
Oraya daha çok gelmeliydim. Seni yalnız bırakmak niyetinde değildim. | Open Subtitles | وجب أنّ يكون تواجدي إلى جانبكِ أكثر من ذلك، لم أقصد أنّ أترككِ وحيدة. |
- Gidin, ben yapamayacağım, farketmez. - Seni bırakmıyorum. | Open Subtitles | ــ أذهب, لا أستطيع, هذا لا يهم ــ لن أترككِ |
Burada olmak seni üzüyorsa üzgünüm ama çalışmam gerekiyor ve seni yalnız bırakamam. | Open Subtitles | آسف إن كان قاسياً عليكِ التواجد هنا، لكن يجب أن أعمل، ولن أترككِ بمفردك |
Seni yalnız bıraktığım için çok özür dilerim. Söz veriyorum seni bir daha asla yalnız bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنا آسفة جداً ، لن أترككِ وحدك مجدداً ابداً .. |
Seni asla bırakmayacağım. bırakamam, birbirimize çok bağlıyız. | Open Subtitles | لن أترككِ أبداً ، لا أستطيع نحن مرتبطتان ببعض |
Sana biraz yemek satın alacağım, gerçek yemek ve seni bir daha asla yalnız bırakmayacağım; asla. | Open Subtitles | ... و لن أترككِ وحيدة ثانية ، أبداً أعدكِ بهذا |
Özür dilerim, bebeğim. Bir daha seni hiç bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنا آسف يا عزيزتي لن أترككِ ثانية |
Bir daha seni bırakmayacağım. Asla. | Open Subtitles | لن أترككِ مجدّداً على الإطلاق. |
Merhaba kızım, yine birbirimizi bulduk. Seni bir daha asla terk etmeyeceğim söz veriyorum. | Open Subtitles | أهلاً، لقد وجدنا بعضنا البعض لن أترككِ مرةً أخرى، أعدُك |
Ben seni hiç terk etmedim. | Open Subtitles | وهذه هي الطريقة التي تردي عليا بها؟ لم أترككِ أبدًا. |
O müşteriyle seni bir daha yalnız bırakmam. | Open Subtitles | فأنا لن أترككِ لوحدكِ مع تلك الزبونة |
Seni bu dağınıklıkla bırakmak hiç doğru gelmiyor. | Open Subtitles | لايبدو أمراً صائباً أن . أترككِ تتعاملي مع كلّ هذه الفوضى |
Yapmam gereken bir iş var, ve seni burada tek başına bırakmıyorum. | Open Subtitles | أحتاج لقضاء بعض الامور ولن أترككِ هنا لوحدك |
Ne kadar şanslısın ki yaptığın şeyden sonra, seni duvarın içinde bırakmadım. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة أنني لم أترككِ تعلقين خلال الحائط بعد كل ما فعلتيه |
Madem tehlikeli seni yalnız mı bırakayım? | Open Subtitles | إذاً، إذا كان الأمر خطير، فيجب عليّ أن أترككِ وحدكِ |
Kyle'a mesaj atıp bizimle barda buluşmasını söyleyeceğim çünkü seni tüm bunlarla, bu hâlde yalnız bırakacak değilim. | Open Subtitles | لأنني لن أترككِ لوحدكِ هكذا مع كل هذا |
Seni burada bırakıp gitmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أترككِ هنا فحسب. |
Maalesef gitmene izin veremem. | Open Subtitles | للآسف ولصالحنا ، لا يمكنني أن أترككِ ترحلين |
Senden ayrı kaldıkça, kapıdan çıkıp gitmene izin vermek zorlaşıyor. | Open Subtitles | .. كلما قضيت وقتاً أكثر بعيداً عنكِ كلما صعب علىّ أن أترككِ تغادرين |
Seni asla bırakmamalıydım. | Open Subtitles | كان يجب على أن لا أترككِ تخرجِين من هذا الباب. |
Ölmene izin vermeyeceğim o yüzden endişelenme. | Open Subtitles | فأنا لن أترككِ لتموتي ، لذا لا تكوني خائفة جداً |