O bir sörfçü. California'ya gelip, dalgaları denememe ihtimali yok. | Open Subtitles | حقيقي لذا ليس بأنه أتى إلى كاليفورنيا وكما لا يختبر |
Buraya gelip Vali'ye uyuşturucu sattığını anlatırdı. | Open Subtitles | أتى إلى هُنا يقولُ، تعلَم، أنهُ باعَ مخدرات للحاكِم |
Hayır, hayır, hayır, bekle. Bu imkânsız. Buraya nasıl gelmiş? | Open Subtitles | لا، لا، لا، هذا لا يُصدق، كيف أتى إلى هنا؟ |
Buraya, beni bugünkü terörist saldırılarla... ilişkili olmakla suçlamaya gelmiş. | Open Subtitles | لقد أتى إلى هنا ليتهمني بالتواطؤ في هجمات اليوم الارهابية |
Laboratuvarımıza gelen bir konu bu. Ve bu da bizim tahminimiz. | TED | وهذا المتطوع أتى إلى مخبرنا، وهذا هو التنبؤ الذي حصلنا عليه. |
Ona tam da bizim evdeyken kapıya bir adamın geldiğini neden söylemiyorsun? | Open Subtitles | لما لا تخبريه كيف عندما كنتي بأرجاء منزلنا؟ والفتى أتى إلى الباب؟ |
Bir gün, bir barış konserine çıkmaya hazırlanırken silahlı bir adam evine gelip onu vurmuştu. | Open Subtitles | و عندما كان يحضّر لإحياء حفلة تدعو إلى السلام رجل مسلح أتى إلى منزله و أطلق عليه النار |
Kelebekleri seviyormuş, atın adı da Kelebek olunca buraya gelip şikeli yarışa para yatırmış. | Open Subtitles | انه يحب الفراشات،واسم ..الحصان الفراشة فبالتالى أتى إلى هنا و راهن على الحصان المُرَكَّب له تعديل |
Kefaretçi, büyükannemin mezarına gelip koyduğum reçeli aldı. | Open Subtitles | آكل الخطايا أتى إلى قبر جدتي وأخذ الهدية التي تركتها له هناك |
Dükkana gelmiş ve ağzında yağmur yağacak diye birşeyler geveliyordu. | Open Subtitles | لقد أتى إلى المتجر، وتكلّم بسخرية ويقول بأن الليلة ستُمطر |
Romarins'e gelmiş olsaydı suyu hemen bulurdu! | Open Subtitles | إن أتى إلى الرومارين سيكتشف أمر الينبوع في لمحة بصر |
Duyduğuma göre kardeşin dün Oz'a gelmiş. | Open Subtitles | سمعتُ أن أخاكَ أتى إلى سِجنِ أوز البارحَة |
Dün gelen biri için, çok fazla kirli çamaşır var. | Open Subtitles | هذه ثياب غسيل كثيرة لشخص أتى إلى هنا بالأمس فقط |
Buraya gelen adam babasını arıyordu... yaşlı bir adam bu civarda kaybolmuş. | Open Subtitles | رجل أتى إلى هنا يبحث عن والده رجل طاعن في السن تاه في هذه المنطقة |
Öyle dedin ama, bir parçan beni görmeye geldiğini söylüyor. İtiraf et. | Open Subtitles | ذلك ما قلتيه، لكن جزءاً منكِ أتى إلى هنا لرؤيتي، اعترفي بذلك |
Emin olmanızı istiyorum, eğer buraya aşağı gelirse, onu arabanızla takip edin. Bunu yapabilir misiniz? | Open Subtitles | أريدك أن تتأكد، إذا أتى إلى هنا عليك أن تتبعه بسيارتك |
Mincaye, Amerika'ya geldi ve bu ziyaretler başladı. | Open Subtitles | إن مينكاي هو الذي أتى إلى الولايات المتحدة وهو الذي بدأ هذه الزيارات |
Biliyorum. Sorun çıkarmaya gelmedim... | Open Subtitles | أعلم، أنا لم أتى إلى هنا لكي أتسببَ لكِ في أي متاعب. |
Yani o evden atıldığı gece senin evine mi geldi? | Open Subtitles | إذن الليلة التي ألقي فيها خارجآ، أتى إلى بيتك؟ |
Buraya geldiğinde dişlerinde taze deri parçaları vardı. | Open Subtitles | كان مازال هناك بقايا لحم المعتدي بأسنانه عندما أتى إلى هنا |
Ya da şu Moskovalı avukat beleşe mi kalkıp da buralara kadar geldi? | Open Subtitles | وأن لا تعتقدين بأن محامي موسكو ذلك أتى إلى هنا ليورط نفسه مجانا؟ |
Ama senin ve Miguel'in, Oz'a geldiğinden beri özel bir ilişkiniz vardı. | Open Subtitles | لكنكَ على علاقةٍ مُميزَة معَ ميغيل منذُ أن أتى إلى سجنِ أوز |
Dünyanın en üst noktasındaki vatanını terk etti... ve Güney'e geldi... geri kalan herkesin yaşadığı yere. | Open Subtitles | "هكذا ترك وطنه الذي في أعلى الأرض" "و أتى إلى الجنوب..." "حيث يعيش بقيتنا." |