Fakat Polis onun yokluğunda bize yardımcı olmayı kabul etti. | Open Subtitles | لكن الشرطي الإتّحادي وافق على مساعدتنا أثناء غيابه |
Ve... onun yokluğunda geçici olarak garnizona... | Open Subtitles | و مؤقتا لقيادة الحامية أثناء غيابه |
Onun yokluğunda aşkımın derinliğini belirlemeliyim. | Open Subtitles | قد أقيس مدى عمق حبي أثناء غيابه. |
Kral, yokluğunda yönetmen için seni seçti. | Open Subtitles | الملك اختاركِ لتحكمي أثناء غيابه. |
Sen ve diğer çocuklar O yokken kıyameti başlatmaya mı karar verdiniz | Open Subtitles | ماذا .. أقررت أنتَ و زملائك بتدمير العالم أثناء غيابه ؟ |
Çünkü kardeşimi uçurumun eşiğinden alıp sana getirdiğimde O yokken hissettiklerini hatırlamanı istiyorum. | Open Subtitles | لأنّي عندما أنقذ أخي و أعيده، فأريدك أن تتذكري ما خامركِ من مشاعر أثناء غيابه. |
Sonra fark ettik ki yokluğunda soyulmuş, bir de yanlışlıkla silahlı çatışma sırasında kurşunlanmış. | Open Subtitles | والذي إتضح أنه تمت سرقته" "... أثناء غيابه وبالصدفة إنتهى الأمر" "بإطلاق النيران |
Bay Lester, onun yokluğunda olanları bilse mutlu olmazdı. | Open Subtitles | السيّد (ليستر) لن يكون سعيداً لو عرف ما كان يحدث أثناء غيابه. |
O yokken dairesini kullanabileceğimi söyledi. | Open Subtitles | قال أنّ بوسعي استخدام شقّته أثناء غيابه. |
- O yokken hiçbir şey yapmamalısınız. | Open Subtitles | - لا ينبغي عليك فعل تلك الأشياء أثناء غيابه |