"أجلس في" - Translation from Arabic to Turkish

    • oturuyorum
        
    • oturmam
        
    • oturmamı
        
    • oturup
        
    • oturmuş
        
    • oturuyordum
        
    • oturabilir
        
    • oturmayacağım
        
    Her gün ofisimde oturuyorum, ve her şeyin nasıl kötüye gittiğini okuyorum, her şeyin havaya uçmasına ne kadar az kaldığını görüyorum. Open Subtitles أجلس في مكتبي كل يوم وأنا أقرأ عن ان الامور تزداد سوءا على انها مجرد مسألة وقت قبل أن ينفجر كل شيء
    Cambridge, Massachusetts'de, Sağlık hizmetleri Gelişim Konferansında oturuyorum. TED كنت أجلس في كامبيردج، ماساتشوستس في مؤتمر تطوير الرعاية الصحية.
    Olmaz. - Ben arkaya oturmam. Open Subtitles كلا، أنا لا أجلس في الخلف، الأبواب لا تعمل.
    Gerilmek istemiyor. Beni göremesin diye arkalarda oturmamı söyledi. Open Subtitles هي لا تريد أن تتوتر لذا أخبرتني بأن أجلس في الخلف
    Parkta oturup dikkatlice etrafı incelerdim, her şeyden önce gelen rahat ve taşınabilen sandalyelerdi. TED حسنًا، كنت أجلس في الحديقة وأراقب بتمعن، أولًا من بين الأشياءٍ الأخرى كانت الكراسي المريحة والقابلة للتحرك.
    İşte oradaydım, mükemmel kırmızı bir ruj sürmüş, otel lobisinde oturmuş, Open Subtitles أعني ها أنا أضع الروج الأحمر المثالي أجلس في بهو الفندق
    JM: Bekleme odasında terlemekten sırılsıklam olmuş şekilde oturuyordum, o da kendine kapuçino yapıyordu. TED أنا أجلس في غرفة الانتظار، والعرق يتصبب على ثوبي. وهي تحضّر كابوتشينو لنفسها.
    - Kucağına oturabilir miyim? Open Subtitles هل أستطيع أن أجلس في حضنك وأوجة المقود ؟
    Çünkü her yıl geç kalıyoruz ve bu yıl bekleme odasında oturmayacağım. Open Subtitles لأننا نتأخر كل سنة ولن أجلس في حجرة العدد الزائد هذه السنة
    Ama şimdi burada birinci sınıfta bir bardak şampanya, koca bir çanta dolusu para ve dünyanın en güzel kadını ile oturuyorum. Open Subtitles وها أنا, أجلس في الدرجة الأولى وبيدي كأس شمبانيا, مع حقيبة كبيرة من المال, وأجمل امرأة في العالم كله
    Bu arabada, daha yeni tanıdığım birisiyle, hangi kasabanın hangi muhitinde olduğuma dair en ufak bir fikrim olmadan oturuyorum. Open Subtitles أجلس في سيارة مع شخص لا أكاد أعرفه في جزء لا اعرفه من المدينة
    Odamdayım gene oturuyorum elimde biftekle. Open Subtitles أجلس في مكتبي مع طبق من لحم الخنزير المشوي
    Kucağına oturmam gerektiğine emin misin? Open Subtitles هل أنت واثق أنه يحب أن أجلس في حجرك؟
    Kös kös oturmam mı gerekiyordu? Open Subtitles لا يجب أن أجلس في المنزل
    - Otur. - Bu küvette oturmam. - Otur, otur, otur. Open Subtitles لا اريد أن أجلس في هذا الحوض.
    Hemen üstümüzde bir uçak varken bu arabada oturmamı mı bekliyorsun? Open Subtitles أتتوقع منّي أن أجلس في هذه السيّارة بينما تُحلّق طائرة فوق رؤوسنا؟
    Hala kucağına oturmamı istiyor musun? Open Subtitles هل مازلت تريدني أن أجلس في حضنك؟
    - Otobüse binmeden önce sol taraftaki koltuklardan birine cam kenarına oturmamı söylemiştin. Open Subtitles -قبل أن أصل للحافلة ـ ـ أنت أخبرتني بأن أجلس في الجانب الأيسر مباشرة بجوار النافذة
    Çalışma masamda oturup... ...bu marketlerde gerçekten yunus eti ve toksik barındıran etin ... ...balina eti olarak satıldığını bilen tek bir insanın... ...olup olmadığını düşündüğümü hatırlıyorum. TED أتذكر عندما كنت أجلس في مكتبي كوني الشخص الوحيد في العالم الذي يعرف أن لحم الحوت الذي يتم بيعه في تلك الأسواق هو بالفعل لحم الدلفين المسمم.
    Evde oturup dikiş dikip pis bir ayyaş gibi sızmanı mı seyredeceğim? Open Subtitles ما المفروض أن أفعل؟ هل المفروض أن أجلس في المنزل أحيّك وأخيط...
    Bu sabah arabamda oturmuş söylediklerini düşünüyordum ve merak ediyorum... Open Subtitles كنت أجلس في سيارتي هذا الصباح أفكر بما قلته وأتسائل
    ama şimdi sabahlığımla evimde oturmuş telefon kullanıyorum, harika bir şey değil mi bu? TED والان أنا هنا أجلس في منزلي بملابس النوم و أستخدم الهاتف، أليس ذلك رائعاً ؟
    2012 yılında, Boston'da okul sonrası programa katılan lise öğrencileri ile dolu kalabalık bir sınıfta oturuyordum. TED في عام 2012، كنت أجلس في غرفة مليئة بطلاب المدرسة الثانوية الذين كانوا يؤدون برنامج ما بعد المدرسة في بوسطن.
    Bunlar bana saldırdı. Masamda oturuyordum! Open Subtitles هؤلاء الأشخاص هاجموني أنا كنت أجلس في مقعدى
    - Öne oturabilir miyim? Open Subtitles أيمكنني أن أجلس في المقعد الأمامي ؟
    Kendi kendime karar verdim, bir daha bu evde oturmayacağım ve düşünmeyeceğim, ve şimdi bunu yapıyorum. Open Subtitles وعدتُ نفسي بأن لن أجلس في البيت وأتسائل ولذلك ماذا عليَّ أن أفعل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more