Buna dostun olarak mı cevap vereyim, terapist olarak mı? | Open Subtitles | حسناً,هل تريديني أن أجيب على هذا كصديق أو كطبيب نفسي؟ |
Bu soruya cevap vermeyeceğim. Bu oyundaki bir soru değil, Anne. | Open Subtitles | لن أجيب على هذا السؤال انه سؤال غير رسمى يا أمى |
Ben sadece artık bir dünya soruya cevap vermek istemedim. | Open Subtitles | لم أرد أن أضطر لأن أجيب على عدد من الأسئلة |
Yasal danışmanın tavsiyesine göre hiçbir soru cevaplamayacağım. | Open Subtitles | بناء على مشورة محامي قانوني لن أجيب على أي أسئلة |
İşten arıyorlar, açmam lazım. | Open Subtitles | إنه العمل, يجب أن أجيب على هذه المكالمة. |
Evet, telefona böyle cevap veriyorum. Ne oldu? Balkon keyfi! | Open Subtitles | نعم، أنا حقاً أجيب على الهاتف بهذه الطريقة، ماذا؟ شرفآآآآآآآكان |
Beni ofisine çağırdı ve bir dolu soruya cevap vermek durumunda kaldım. | Open Subtitles | لقد طلبني الى مكتبه عند الظهيرة و كان عليّ أن أجيب على ملايين الأسئلة |
Bu soruya cevap vermek için, duruma üç açıdan bakmamız gerek. | Open Subtitles | حسناً ، لكى أجيب على هذا السؤال يجب على المرء النظر فى ثلاثة جوانب لهذا الوضع |
Tanımadığım insanların çağrılarına asla cevap vermem. | Open Subtitles | أنا لا أجيب على أي مكالمات . عدا الأشخاص المعروفين لديّ |
Buna cevap bile vermem. Oyunculuğumla meydan okuyorum. | Open Subtitles | لن أجيب على سؤالك، هذا يعتبر أحد أكبر التحديات التي قد يواجهها الممثل |
Böyle aptal sorulara cevap vermek zorunda kalmayayım diye bin dolar öneriyorum işte. | Open Subtitles | أنا سأدفع 1000 دولار لكي لا أجيب على أسئلة سخيفة كهذا |
Sen sorumu yanıtlayana dek hiç bir soruya cevap vermem. | Open Subtitles | أنا لن أجيب على أية أسئلة اخرى حتى تردين على سؤالي |
Bilmiyorum bu soruya cevap vermeyeceğim. İstediğiniz kadar sorun. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ، لن أجيب على مثل تلك الأسئلة |
Acil bir durum olmazsa, telefona bile cevap veremem... | Open Subtitles | لا يجب حتـّى أن أجيب على الهاتف إلا إذا كانت حالة طارئة |
Burası bir mahkeme değil ve sorularınıza cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | ، هذه ليست قاعة محكمة وليس من الضرورى أن أجيب على أسئلتك |
Burası bir mahkeme değil ve sorularınıza cevap vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | ، هذه ليست قاعة محكمة وليس من الضرورى أن أجيب على أسئلتك |
Gece boyunca ölüm telefonlarına cevap vermeyeceğim artık. | Open Subtitles | لن أجيب على مهاتفات الموتى طوال اللّيل بعد الآن. |
Yukarıda adını bile duymadığım zenci projeleri sorularına cevap verdim. | Open Subtitles | كُنت في الأعلى أجيب على أسئلة عن زنجي لم أسمع به قط |
Yasal danışmanımızın tavsiyesine göre hiçbir soru cevaplamayacağım. | Open Subtitles | بناء على مشورة محامي قانوني لن أجيب على أي أسئلة |
Dur biraz, bunu açmam lazım. Selam Nick. | Open Subtitles | انتظر قليلا، يجب أن أجيب على هذا يا صديقي. |
Efendim, sorunuzun cevabı bu bizim meselemiz. | Open Subtitles | . لكي أجيب على سؤالك . يا سيدي الجنرال . نعم , أعتقد أننا لا بد أن نهتم |
Söylediklerimi dinle. Bana bu sorunun cevabını verdirme. | Open Subtitles | أسمعي ما أريد قوله لا تجعليني أجيب على هذا السؤال |
Telefonum çalıyor, buna bakmam gerek. | Open Subtitles | هاتفي يرن، يجب أن أجيب على هذه المُكالمة. |
Son zamanlarda geçmişim hakkında çok soru cevaplıyorum ve açıkçası, benden bu kadar. | Open Subtitles | أوَتعلمين، لقد كنت أجيب على العديد من الأسئلة مؤخراً حول ماضيّ، وبصراحة، لقد سئمت من ذلك |