Ama önemsemedim.. çünkü onu sevdim ve beni sevdiğini sandım | Open Subtitles | لكني تغاضيت عن هذا لأني أحببته و ظننت أنه يحبني |
Onu tüm yıl boyunca sevdim ve ona karşı hiç sadakatsiz değildim düşüncelerimde bile ve o tüm bunları hor gördü. | Open Subtitles | .لقد أحببته لمدة عام كامل .لم أكن ابداً كاذبة .ولا حتى في أفكاري |
Tabloya Bayıldım. Tabloya dair çok güzel birşeyler olduğunu düşündüm. | TED | أحببته. فكرت أنه هناك شيء جميل حيال هذا. |
Bak, 40'ta Bayıldım. 50'de hakaret olur. | Open Subtitles | أحببته عندمـا كان 40 نقطة أمّـا عند وصوله إلى 50 نقطة فإنه إهـانة يـا صـاح |
Oh, beğendim, hem de çok. Harika renklere ve işçiliğe sahip. | Open Subtitles | بالفعل أحببته كثيرا يا لها من ألوان جميله وعمل جميل |
Umarım bu senin en sevdiğin silahındır. Umarım bu silahı seviyorsundur. | Open Subtitles | أتمنى أن هذا كان مسدسك المفضل أتمنى أن تكون قد أحببته |
Sen hariç, O'nu dünyada herkesten çok severdim. | Open Subtitles | كما كان قريباً منكِ ، أحببته أكثر من أي شخص في العالم |
Demek istediğim, onu kum solucanlarından çok daha fazla sevmiştim. | TED | أعني بأنني أحببته أكثر بكثير من دودتي الكتب |
Çok sevdim! Anne, bir at alamaz mıyız? | Open Subtitles | لقد أحببته يا أمي, هل بإمكاننا الحصول على حصان؟ |
Hayır, hayır. sevdim hatta. | Open Subtitles | لا, لا, لقد أحببته, وكما أوضحت فى الرسالة, |
Onu hayatımda bir daha kimseyi sevemeyeceğim kadar sevdim. | Open Subtitles | لقد أحببته أكثر مما أحببت أيَّ شيء في هذه الحياة |
Bayıldım! - Ama şimdiden bu kadarı yeter! | Open Subtitles | لقد قمت بعمل رائع, أنا أحببته لكن هذا يكفي |
Burada neye bulaştığımızı bilemiyorum, beyler ama bu işe Bayıldım. | Open Subtitles | ليس لدى علم بما ورطنا به أنفسنا هنا يا سادة و لكنى أحببته تماماً |
Ve ben buna Bayıldım. | Open Subtitles | والذين أحبوه عندما وجدوا أنهم يمكنهم ذلك, وقد أحببته أنا |
Ben çok beğendim ve resmen aşık oldum, diyebilirim. | Open Subtitles | في البادئ لم أعجب به.. ولكن بعد ذلك أحببته |
sevdiğin diğer adamı terk edecek kadar çok mu hoşlanıyordun? | Open Subtitles | كافٍ أنكِ هجرت الرجل الذي أحببته ما الذي أعجبكِ فيه؟ |
En çok ağabeyim Sau'yu severdim. | Open Subtitles | أخي ساو كنت أحببته أكثر وكان دائما هناك لحمايتي ويجعلني اضحك |
İyi değildi, kötü de değildi ama... onu sevmiştim. | Open Subtitles | لم يكن جيدًا ، ولم يكن سيئًا لكني أحببته |
Hatta onu sevdiğimi bile hatırlamayacağım, ve ben bunu hatırlamak istiyorum. | Open Subtitles | لن أكون قادرة علي أن أتذكر أنني أحببته, وأريد تذكر ذلك |
Sanırım hepsi de mükemmel sesler. Onu seviyorum. Bu harika. | Open Subtitles | أعتقد أنّ الأمر يبدو رائعاً ، إنّه لعظيم لقد أحببته |
Hangisini daha çok sevdin; güveç yemeğini mi, çikolata pudingini mi? | Open Subtitles | حقّاً؟ ما الذي أحببته أكثر، يخنة الطبيعة أم حلوى الطين؟ |
İlüzyonlar olmadan da, aşka aşk denebilirse; buna aşık oldum diyebilirim. | Open Subtitles | إن كانت المحبة بدون أوهام غرضها المحبة, يمكنني القول بأنني أحببته |
Tabii ki Beğendin. Sorun değil. | Open Subtitles | بالطبع أحببته ، ليس هنا المشكلة |
Ama öğrendim, çünkü zorundaydım ve hoşuma da gitti. | TED | لكنني تعلمت، لأنه كان علي ذلك، و أحببته. |
Ama bir zamanlar o adama çok aşıktım. Evet. | Open Subtitles | لكن ثمة وقت أحببته بكلّ جوارحي |
Sen bir zamanlar neyi seviyordun? | Open Subtitles | لما أحببته بالبداية, مالذي أحببتيه بالبداية؟ |