| Arabalar hareket etti, dışarı çıkan birini gördünüz mü ki? | Open Subtitles | السيارات تتحرك. ولكن هل رأيتم أحدًا ما يخرج من هناك؟ |
| Tek yapmamız gereken sana yolcu büyüsünü yapmayı öğretecek birini bulmak. | Open Subtitles | علينا فقط أن نجد أحدًا بإمكانه أن يعلّمك إجراء تعويذة الرحّال. |
| Bunları başka biri hakettiği için değil ruhuna zarar verdiği için. | Open Subtitles | وليس السبب أن أحدًا سواك يستحقه، السبب أن ذلك سيء لروحك. |
| Hayır, Kont'u geri dönüp kimseyi incitemeyeceği kadar derin bir mezara gömmeyi beceremedim. | Open Subtitles | بلى , لكنّي فشلت بالاطاحة بالكونت فما كان ليعود ويأذي أحدًا آخر مُجددًا |
| birine aşık olduğun zaman, insan eşsiz bir şekilde incinebilir oluyor. | Open Subtitles | أظنّك لمّا تحبّين أحدًا ويبادلك الحبّ، فتصيرين ضعيفة على نحوٍ استثنائيّ. |
| Ailemden kimsenin, benim bir mimar olmama şaşırdığını sanmıyorum. | TED | لا أتوقع أن أحدًا من عائلتي قد تفاجئ عندما أصبحت مهندسة معمارية |
| Ama ben birinin gidip artık buna katlanamayacağımızı söylemesini istiyorum. | Open Subtitles | و لكني أعتقد أنه يريد أحدًا ليخبره أننا لا نستطيع تحمل هذا بعد الآن |
| Herkes çift olmuş durumda. Ama eminim birisi dramatik üçlü yapmaya açık olacaktır. | Open Subtitles | الجميع مقترنون، حقيقةً، لكني متأكد أن أحدًا ما سيتقبّل اقتراح مشهد ثلاثيّ دراميّ. |
| Neyse birini bulmamda zorluk çekmemin başka bir sebebi daha var. | Open Subtitles | هناك سببًا آخر في أننى أجد صعوبة في إيجاد أحدًا آخر. |
| Onlardan birini öldürürsen hangi İtalyan devleti bizimle ticarete yanaşır? | Open Subtitles | ما الدول الإيطالية التي ستتاجر معنا إن قتلت أحدًا منهم؟ |
| Bu kasabada birini öldürdüğünde sana onun işini veriyorlar sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنه عندما تقتل أحدًا ما بهذه البلدة يمنحونك وظفيته. |
| Görgü tanıkları, katların zemininde içinden biri ya da bir şey geçmişçesine büyük delikler açıldığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول شاهدو عيان إنّ هنالك فتحات في الأرض، كأنّ أحدًا أو شيئًا قد سقط بقوّة ممّا أحدثها. |
| Sabahleyin arabalar olur. biri bize yardım eder. | Open Subtitles | سيكون هنالك سيارات في الصباح لابدَّ و أن أحدًا ما سيساعدنا |
| Hayır, sersem. Demek istediğim, ya tanıdığımız biri görürse? | Open Subtitles | لا ، أيها الغبي أقصد ماذا لو أن أحدًا نعرفه يرانا ؟ |
| Bütün hikayeleri duydum. Hoplitler o gün kimseyi sağ bırakmamışlar. | Open Subtitles | سمعت كلّ تلك القصص، لكن المغاوير لم يستثنوا أحدًا يومئذٍ. |
| Daha önce bir file o kadar yaklaşan hiç kimseyi görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرَ من قبل أحدًا يدنو من الفيلة كما فعلت قطّ. |
| Eskiden düşünürdüm ki.. ..eğer birine biraz alkol verirsen.. ..sana her şeyi anlatırlar. | Open Subtitles | اعتدت الظنّ أنّك إذا أعطيت أحدًا القليل من الخمر فسيفضي لك بكل شيء. |
| Chuck Bass daha önce kimsenin bilmediği bir şeyini kaybediyor. | Open Subtitles | تشاك خسر شيئًا لم يعتقد أحدًا أنه بدأ به |
| Kapasitemizin azaldığını onlara birinin söylemiş olması lazım. Geriye dönüş yolu olmalı. | Open Subtitles | لابد أن أحدًا أخبرهم أن قوتنا ستكون في أضعف صورها |
| Sanırım birisi odandaki televizyonu yürütmüş. | Open Subtitles | أعتقد أن أحدًا قد سرق التلفاز من غرفتكِ. |
| Şeytan tembellik telkin eder sözünü bu kadar ciddiye alan birilerini görmek güzel. | Open Subtitles | يسرّني أن أجد أحدًا يأخذ تحذير الأيادي البطّالة تخدم الشيطان على محمل الجدّ. |
| Şanslısın ki bu tür şeyleri çerez gibi bilen birisini tanıyorum. | Open Subtitles | لسوء حظّك أعرف أحدًا ضليعًا جدًّا في تعاويذ من تلك النوعيّة. |
| Garip biriyle buluştunuz mu? | Open Subtitles | حسنٌ. هل قابلتم أحدًا غريبًا أو تمّت ملاحقتكم؟ |
| Bir şey bilen birileri olmalı. | Open Subtitles | لابد وأن يوجد أحد ما يعرف شيء عنه أحدًا ما في مكانٍ ما |
| - Justin, buradan hemen ayrıl ve kimseyle konuşma. | Open Subtitles | ماذا ؟ جاستن ، غادر عبر الباب الخلفي و لا تخاطب أحدًا |
| Birisinin hafif pulpa çıkmasıyla beraber orta derece diş oklüzyonu olduğu duydum. | Open Subtitles | سمعت أن أحدًا عنده إطباق إنسي أقصى مع ظهور طفيف للقرن اللبي |
| Düşünüyordum da belki arkanı kollayacak birilerine ihtiyacın vardır. | Open Subtitles | كنت أفكر أنّه ربما تحتاج أحدًا لكي يحمي ظهرك |
| birilerinin seni seçmesini bekleme çünkü %95 sana bu izni vermeyecek, seni seçmeyecek. | TED | لا تنتظري أحدًا كي يساعدك، لأن 95 بالمئة من الناس يقولون أنهم لن يفعلوا |