Sen popüler çocuklardan biri olduğun için diğerlerine Luke'un üstüne gitmemelerini söylersin belki. | Open Subtitles | لكن تعرف,بما أنك أحد الأولاد الظريفين ربما يمكنك ان تجعل الاولاد الاخرين يتناسون؟ |
Büyük çocuklardan biri, onun bir fahişeye benzediğini söyledi. | Open Subtitles | أحد الأولاد الكبار قال أنها تبدو مثل العاهرة |
çocuklardan biri olmalı. Benim yapabileceğim birşeydi. | Open Subtitles | على الأرجح أنّه أحد الأولاد بالمكتب، إنّه أمر كنتُ لأفعله |
Konser bitiminde seyircilere doğru fırlattı ve Bir çocuk yakaladı. | Open Subtitles | في نهاية العرض، قام بقذفها إلي الجماهير. أحد الأولاد أمسك بها. |
İlk gün Çocuğun biri düşüp kafasını çarptı. Az daha ölüyordu. | Open Subtitles | وفي اليوم الأول هناك وقع أحد الأولاد وصدم رأسه وكاد يموت |
Suda gümüşçünlerden başka bir şey yoktu... çocuklardan birisi daha aşağıya inmeyi teklif etti. | Open Subtitles | و أسماك فضية، لكن لا شيء ذو قيمة حقيقية إلى أن دعانا أحد الأولاد إلى مكان أبعد |
Önceleri çocuklardan birinin aldığına emindim. | Open Subtitles | في البداية كنت واثقاً أنّ أحد الأولاد أخذه |
çocuklardan biri sahte kimlikle içki almıştı. | Open Subtitles | كانت رحلة تعليميّة أحد الأولاد كان يملك هوية مزيفة |
Nasıl yaparsın bunu? çocuklardan biri reşitti ve bize içki aldı. | Open Subtitles | أحد الأولاد لديه بطاقة اشترى بها بعض المشروبات |
Büyük çocuklardan biri halüsinasyon gördürdüğünü söylemişti. | Open Subtitles | أحد الأولاد الكبار أخبرني أنها ستسبب لي هلوسات |
Neyse, çocuklardan biri beni almaya gelir. | Open Subtitles | عل أي حال أحد الأولاد جاء ليأخذني |
Devrem sizden özel bir ricamız var. Bizim çocuklardan biri uzun mesafeli konuşma yapması gerekiyor. | Open Subtitles | أريد أن أسألك عن شيء ...أحد الأولاد |
çocuklardan biri uykusunda konuştu. | Open Subtitles | تحدث أحد الأولاد في نومه |
Bir çocuk iki tarafta da görünmek için grubun öteki ucuna koşar. | Open Subtitles | أحد الأولاد يجري خلف الصف لكي يظهر في كلا الجانبين |
Bugün, öğleden sonra Bir çocuk sınıfıma girerken; "Yol yaklaşıyor!" diye avaz avaz bağırdı. | Open Subtitles | اليوم, دخل أحد الأولاد صارخاً "الشارع يقترب, الشارع يقترب" |
-O iyi. Sadece servisten Bir çocuk. | Open Subtitles | إنها بخير إنه أحد الأولاد في حافلتها |
Hey! Çocuğun biri bize kar topu attı. | Open Subtitles | أحد الأولاد قذفنا بكرة ثلجية. |
Hey! Çocuğun biri bize kar topu attı. | Open Subtitles | أحد الأولاد قذفنا بكرة ثلجية. |
Suda gümüşçünlerden başka bir şey yoktu... çocuklardan birisi daha aşağıya inmeyi teklif etti. | Open Subtitles | و أسماك فضية، لكن لا شيء ذو قيمة حقيقية إلى أن دعانا أحد الأولاد إلى مكان أبعد |
Efsane şöyle devam ediyor, o yıl kamptaki çocuklardan birinin babası Columbia Records'tan bir yetenek avcısıymış. | Open Subtitles | تقول الأسطورة أن والد أحد الأولاد في المخيم تلك السنة كان رجل توزيع في شركة تسجيلات. |
çocuklardan birinin çantasını bir kapanda bulduk, başka da iz yok. | Open Subtitles | حسناً، وجدنا حقيبة أحد الأولاد داخل مصيدة و لا أثر آخر لهم بعد |