Onu uyarmaya çalıştım ama babam geliyordu. İcabına bakacağını söyledi. | Open Subtitles | حاولتُ أن أحذره بأنّه أبي قادم فقال أنّه سيعتني بالأمر |
Onu uyarmaya çalıştım ama dalga geçtiğimi düşünerek telefonu yüzüme kapattı. | Open Subtitles | أنا حاولت بأن أحذره ولكنه أعتبر بأن هذه مزحة وأغلق السماعة بوجهي. |
O ailemden tek kalan. En azından onu uyarmalıyım. | Open Subtitles | إنّه العائلة الوحيدة الذي بقيت ليّ، يجب أن أحذره على الأقل. |
İnsanoğlunu bulmam gerek. Onları uyarmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أجد الولد البشري يجب أن أحذره |
Onu uyarmam gerekirdi. Şimdi onu hastaneye götürdüler ve... | Open Subtitles | كان علي ان أحذره والآن أخذوه الى المستشفى .. |
Tüm bunlar olmadan önce uyarmam gereken biri varmı, Lizard? | Open Subtitles | هل هنالك أحد تريدني أن أحذره قبل ان تتم المداهمات ياليزارد ؟ |
Onu uyarmaya çalıştım Stephen. Ama inat etti. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أحذره يا (ستيفن) لكنه كان عنيدًا |
- Onu uyarmaya. | Open Subtitles | ـ سوف أحذره |
- Onu uyarmalıyım. - Bree, bekle. | Open Subtitles | يجب أن أحذره - بري" ، انتظري" - |
Oraya gidip onları uyarmalıyım yoksa... | Open Subtitles | علي أن أذهب إلى هناك, و أحذره قبل... |
Onu uyarmalıyım! | Open Subtitles | يجب أن أحذره |
Onu uyarmalıyım. | Open Subtitles | يجب ان أحذره |
- Onu uyarmam gerekirdi. | Open Subtitles | -كان يجب أن أحذره |
Onu uyarmam lazım! | Open Subtitles | ! يجب أن أحذره |