| Hiç sahip olmadığım çocuğum için yas tutmak zorunda değilim. | Open Subtitles | لا يتوجب علي أن أحزن على طفلٍ لم أحظى به |
| Beni bu şekilde üzemezsiniz. Sevdiğim biri için yas tutuyorum. | Open Subtitles | لا يجب أن تزعجني هكذا، أنا أحزن على شخص أحببته. |
| Hayatı boş pişmanlıklarla dolu yaşlı bir kadından daha üzücü ve abes bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا شيء أحزن ولا أفشل من إمرأة مسنة ممسوسة بالأسف غير المجد |
| Devlet hizmetindeki 75 yılım boyunca duyduğum en üzücü hikaye. | Open Subtitles | هذه أحزن قصة سمعتها طيلة الـ75 سنة التي قضيتها في الخدمة العامة |
| Neden anlattığın en hüzünlü hikaye anlamlı olan tek hikaye büyükbaba? | Open Subtitles | جدي لما تكون أحزن قصة قد أخبرتها هي الوحيدة التي لها معنى؟ |
| Pekala, biliyor musunuz? Evli ve çocuklu olmadığım için üzülmem çok saçmaydı. | Open Subtitles | أدركت أنه من السخافة أن أحزن بسبب عدم حصولي على زوج وأطفال |
| Padawan'ım öldüyse, yasını tutacağım fakat geride bıraktığı hatıralar vasıtasıyla onu kutlayacağım. | Open Subtitles | لو أن متدربتي لاقت حتفها سوف أحزن عليها ولكني سأحتفل بها جيداً من خلال ذكراها |
| Ama büyükannem öldükten sonra bu güven dalışa geçti çünkü düşünerek yas tutuyordum. | TED | لكن بعد وفاة جدتي، تراجعت الثقة بالنفس، لأن التفكير هو عبارة عن كيف أحزن. |
| Neden olduğunu hatırlamadan yas tutmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج لوقت لكي أحزن بدون تذكير نفسي بسبب حزني |
| - Ya birkaç ay yas tutup, sonra her çıktığım kızda seni aramama ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيكِ أن أحزن لبضعة أشهر ـ لكن سأراكِ في كلّ فتاةٍ أواعدها؟ |
| Neden bir tavşan için yas tutayım ki? | Open Subtitles | -لمَ عليّ أن أحزن لموت أرنب وكأنّه إنسان ؟ |
| Adam öldü diye yas tutacak değilim. | Open Subtitles | إسمع لن أحزن على موت هذا الرجل |
| üzücü haberlerde,elinde Gines Dünya Rekoru bulunan bir adam şimdiye kadar bir insanın alabileceği en fazla uyuşturucuyu aldı ve öldü. | Open Subtitles | في أخبار أحزن ، رجل الذي حمل لقب جينيس للأرقام القياسية بالنسبة لأكثر مُخدرات أُستنشقت على الإطلاق بواسطة إنسان ميت اليوم |
| Bu hayatımın en üzücü zamanı ve ben ağlayamıyorum! | Open Subtitles | إنها أحزن لحظة في حياتي ولا أستطيع أن أبكي |
| Bu hayatımda duyduğum en üzücü şey. | Open Subtitles | إنه أحزن ما سمعته على الإطلاق تظنين ذلك؟ |
| Bu şimdiye kadar duyduğum en üzücü hapşırık hikayesi. | Open Subtitles | هذا أحزن العطس القصة لقد سمعت من أي وقت مضى. كيف حال والدك كان من خلال كل هذا ؟ |
| Ama en üzücü kısmı kimsenin ismimi bile bilmemesiydi. | Open Subtitles | لكن أحزن شيء على الإطلاق أن أحدا لم يعرف إسمي مطلقا |
| Bu berbat hikayedeki en hüzünlü şey ne biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ماهو أحزن شئ حول هذه القصة الفظيعة؟ |
| En hüzünlü parçayı söyleyerek. | Open Subtitles | بتلحين أحزن موسيقا سمعتها على الإطلاق |
| Eh... eğer kocaman bir öpücük verirsen, bir daha asla üzülmem. | Open Subtitles | بالحقيقة, أعطني قبلة كبيرة اذا ولن أحزن أبدا مجددا |
| Onun yasını her yerde tutabilirim. O benim babannem bile değil. | Open Subtitles | يمكنني ان أحزن من اجلها في أي مكان إنها ليست جدتي بالأصل |
| #Sen üzülsen ben de üzülürüm | Open Subtitles | أتفهمني ، أحزن عندما تحزن |
| Saldırıdan sonra hiçbir eşyam için üzülmedim. | Open Subtitles | بعد الهجوم , لم.. لم أحزن أبداً على أشيائى القديمة |
| Şimdi ise yağmur yağdığında üzülüyorum, çünkü tek düşünebildiğim o küçük vücutların çamur ve suyun arasında ciyaklamaları, tırmıklamaları ve karanlıkta boğulup gitmeleri. | Open Subtitles | لكن الأن أحزن جدا عندما تمطر لآن كل ما أفكر به كل هذه الآثار و والإنعصار الموجودة في الأرض و الطين والماء والغرق في الظلام |
| Ben üzüldüğümde, bunu bırakıp yerine mutlu biri oluyorum. | Open Subtitles | أتعلم عندما أحزن أكف عن الحزن و أصبح رائع |