...ve asla teşekkür etme şansım olmamıştı. En azından, doğru bir şekilde. | Open Subtitles | ولم أحظي بفُرصة لأشكره بها أبداً ليس بالطريقة الصحيحة علي أيّ حال |
Bana güldüler, bir kadını haklayamadığım için gurur duymam gerektiğini söylediler. | Open Subtitles | قالوا أن ذلك من حسن حظي لأنني لا أحظي عادة بنساء. |
Dadı, akıllı bir ihtiyar ve saygısını kazanmak istediğim birkaç nadir kişiden biri. | Open Subtitles | لم أسمع شيئاً أكثر صدقاً من هذا إن مامي عجوز ذكية وواحدة من القلائل الذين أتمنى أن أحظي باحترامهم |
Bolca yemek getiren güçlü ve cesur bir kocamın olması çok iyi. | Open Subtitles | من أحيد أن أحظي بزوج جيد و قوي و يحضر الكثير من الطعام |
Çok önemli bir rol ve buraya gelip bu işi yapma fırsatına sahip olduğum için çok mutluyum. | Open Subtitles | وأنا سعيدة جدا أن أحظي بهذه الفرصة أن أتي إلى هنا وأمثل |
Çok önemli bir rol ve buraya gelip bu işi yapma fırsatına sahip olduğum için çok mutluyum. | Open Subtitles | وأنا سعيدة جدا أن أحظي بهذه الفرصة أن أتي إلى هنا وأمثل |
Hayır, gerçekten bu bir onur, "Jacob Frienstein yılın avukatı" ödülünü almak. | Open Subtitles | ...لا, حقّاً هو شرفٌ لي أن أحظي بجائزة محامي السنة لجاكوب فرينستين |
Sırt çantanı tak bakalım, ahbap. Okulda iyi bir gün geçir. | Open Subtitles | صاح , أرتدي حقيبتك الخلفيه , حسناً أحظي بيوم جيد في المدرسه |
O melez embriyonun bir vaftiz babası var mı? | Open Subtitles | أحظي ذلك الجنين مختلط الأجناس بعرّاب أم ليس بعد؟ |
İyi bir koltukmuş. Yıllardır yanımda oturan kimse olmamıştı. | Open Subtitles | حصلت علي مقعد جيد ، ولم أحظي بأحد يجلس بجواري لسنوات |
Aslına bakarsan ben 20'li yaşlarımı pek de iyi yaşamış biri değilim. Yani, nasıl durmalıyım, nasıl hareket etmeliyim hiç bir fikrim yok. | Open Subtitles | كما أنني لم أحظي بسنوات عمري العشرين لذا ليس لدي فكرة عما يفترض أن أبدو أو أتصرف |
Bugün burası bir hayli sakin diye düşünüyordum ama görünüşe göre bir problem var. | Open Subtitles | لقد كنت أحظي بيوم جميل وهادئ لكن يبدو أن هناك مشكله ما |
Ona biramı yudumlamaktan başka bir şey yapmadığımı söyleyemez miyiz? | Open Subtitles | ألا نستطيع أن نخبره انه لا شيء يحدث بيننا بينما أحظي بجعتي؟ |
Tam içkimi içecektim ki pis bir hippi rahatsız etti. | Open Subtitles | لقد كنت علي وشك أن أحظي بمشروبي , عندما تمت مقاطعتي بواسطة |
Ben bir tur daha atarken iyi vakit geçirdin mi? | Open Subtitles | أحظي بوقتٍ جيد بينما أذهب لمشوار إضافي واحد |
Bugün uzun zamandır beri geçirdiğim en iyi gündü. | Open Subtitles | هل تعلم منذ فترة طويلة لم أحظي بيوماً رائعـاً مثل اليوم |
Kuzey yarımküredeki en kötü şansa ben sahip olmalıyım. | Open Subtitles | لاد إنني أحظي باسوأ حظ في نصف الكرة الشمالي. |