"أخبرني بأنّه" - Translation from Arabic to Turkish

    • söyledi
        
    • söylemişti
        
    Kocam doğum yaparken yanımda olmak istediğinden emin olmadığını söyledi . Open Subtitles زوجي أخبرني بأنّه ليس متأكّد من أنه سيكون موجوداً أثناء الولادة
    Sana yardım ettiğini, seni kurtardığını söyledi. Ne yapacağını bilseydim asla kabul etmezdim. Open Subtitles أخبرني بأنّه يساعدكَ وأنّه ينقذك ما كنتُ لأوافق لو كنتُ أعرف ما سيفعله
    Şüpheleri olduğunu söyledi. Cihazın yanlış ellere geçmesinden endişeleniyordu. - Sen endişelenmiyor musun? Open Subtitles أخبرني بأنّه عدّل عن رأيه كان يخشى وقوع الجهاز بالأيدي الخطأ
    Birzamanlar biri bana alkolün insanın midesini bulandırdığını söylemişti. Open Subtitles أحدهم أخبرني بأنّه يجعل المرء متناقض ومقرف
    Sabah bir alıcı bulduğunu söylemişti. Open Subtitles لقد أخبرني بأنّه وجد مُشتريًا هذا الصباح.
    İçlerinden birisi farelerin bile yemediği çürük bir elmayı yersem bana bir sent vereceğini söyledi. Open Subtitles أحدهم أخبرني بأنّه سيعطيني قرشًا إذا أكلتُ التفّاحة العفنة التي ترطتها الجرذان حتّى.
    Kardeşimin kasıtsız adam öldürme cezasını düşüreceğini söyledi. Open Subtitles لقد أخبرني بأنّه سيخفف عقوبة أخي للقتل الغير متعمّد
    Seninle konuşmaya çalıştığını söyledi. Belki de özür falan dilemek istiyordur. Open Subtitles لقد أخبرني بأنّه حاولَ الإتصال بكِ ربّما أراد الإعتذار إليكِ
    Başım böyle belaya girerse öldüreceğini söyledi. - Yani, annem... - Peki. Open Subtitles أبي أخبرني بأنّه سيقتلني لو وقعت في مثل هذه الورطة ..أعني بأنّ والدتي
    Ona söyleyecektim ve sonra ayrılacağını söyledi ve diğer bok ortaya çıktı öyle... Open Subtitles كنت على وشك إخباره، ولكنّه أخبرني بأنّه راحل وعندها طرأ أمرٌ ما
    Rüşvetleri devamlı verdiğini söyledi ama bu sorumlu federal ajanı ilk defa görmüş. Open Subtitles أخبرني بأنّه ملتزم بدفع الرشاوي ولكن العميل المسئول
    - Gecenin bir vakti karavanına geldiğini söyledi. Open Subtitles أخبرني بأنّه ظهر في عربته في منتصف الليل
    Depolarına uğramazsam, 2 bin vereceklerini söyledi. Open Subtitles أخبرني بأنّه سيدفع لي 2000 لو غضيّت الطرف عن مستودعكم، ليلة البارحة
    Hayır, ama bazı güçleri olduğunu söyledi. Open Subtitles لا، لكنّه , uh, أخبرني بأنّه كان عنده السلطات.
    Trevor bir adam gördüğünü söyledi. Open Subtitles حسنا، تريفور أخبرني بأنّه رأى رجلا.
    Bilirsiniz, bensiz yaşamak istemediğini söylemişti bana. Open Subtitles أتعلم، لقد أخبرني . بأنّه لن يرغب بالعيش من دوني
    Bana mayomu ve aerobik kıyafetlerimi getirmemi söylemişti. Open Subtitles أخبرني بأنّه يجب عليّ ألا أنسى زيّ السباحة والرياضة
    Kendine zaman ayırması gerektiğini söylemişti. Open Subtitles أخبرني بأنّه يحتاج إجازة شخصيّة
    Ama evet, bulduğunu söylemişti. Open Subtitles لكن أجل، لقد أخبرني بأنّه وجدها
    Woodall geldikten sonraki gün Pearson Specter şirketinin müşterilerine mahkeme celbi göndereceğime dair garip bir hisse kapıldığını söylemişti. Open Subtitles لقد أخبرني بأنّه قد راوده ذلك الشعور الغريب (في اليوم الذي وصل فيه (وودل بأنّني سأبدأ في كتابة مذكرات الإستدعاء لشركة بيرسن سبكتر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more