| Dergileri bile sevmem ama buraya kitap getirdiğimde pek de iyi görünmediğini söylediler. | Open Subtitles | أناحتىلا أحبالمجلات، لكنني قمت بإحضار كتاباً و أخبروني بأن الأمر لا يبدو مناسباً |
| Regal'de çok iyi bir film olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لقد أخبروني بأن هناك فيلم جيد جدا في السينما |
| Projenin iptalinden beri şempanzeler üzerinde test yapılmadığını söylediler. | Open Subtitles | لقد أخبروني بأن حيوانات الشمبانزي لم تُختبر منذ أن ألغيّ المشروع |
| Bana söylediler ki bu sıradan bir randevuymuş. | Open Subtitles | نعم ولكنهم أخبروني بأن هذه كـ علاقة عابرة |
| Bana komplikasyonlar olduğunu söylemişlerdi ama onu bir lahitteki mermer figür gibi görmeye hazırlıklı değildim. | Open Subtitles | أخبروني بأن العملية شابتها كثير من المضاعفات و لكني لم أكن مستعدا عندما رأيتها كتمثال حجري في معبد أثري |
| Yaniliyorsam düzeltin ama arsiv odasi görevlileri büyük annenizin büyük büyükbabasinin 1624 yilinda Amsterdam'dan ispanya'ya geldiginde Yahudilikten Hiristiyanliga geçtigini söylediler. | Open Subtitles | صحٌحني إن كنت على خطأ لكن الإخوة المسؤولين عن الأرشيفات أخبروني بأن جد جدتك العظيم |
| Çünkü bugün seçmelerim vardı oraya varmam iki saatimi aldı bir saat boyunca sıramı bekledim ve daha başlamadan o bölüm için çok fazla Orta batılı göründüğümü söylediler. | Open Subtitles | استغرقت ساعتين للوصول هناك انتظرت ساعة ليحين دوري وقبل أن أبدأ حتى أخبروني بأن ملامحي الغرب وسطية غير مناسبة للدور |
| Oraya gitmemi, ve diğerlerine katılmamı söylediler. | Open Subtitles | أخبروني بأن أذهب إلى هناك، لِأنضم إلى الآخرين. |
| Bitirince de, tabloları rekreasyon merkezine bırakmamı ve paranın yine posta kutumda olacağını söylediler. | Open Subtitles | و حال إنتهائي، أخبروني بأن أضع اللوحات في مركز تسلية وأن نقودي ستوضع في صندوق بريدي ثانيةً |
| Yarı açık cezaevinin dolu olduğunu bu yüzden Otisville'deki kapalı cezaevine gönderebileceklerini söylediler. | Open Subtitles | أخبروني بأن السجون الفيدراليّة ممتلئة لذلك سيقومون بإرسالي لسجن متوسط الحراسة ب "أوتسفيل" |
| Böylece en iyi araştırmacımın bununla ilgilenmesini söylediler. - Sen ne yaptın? | Open Subtitles | إذاً لقد أخبروني بأن أضع أفضل تحري لدي لذلك |
| Cehennemden asansörle aşağıya inerken beni sorgulayan melekleler kız gibi ağlamayı kesmemi söylediler. | Open Subtitles | قضاة التحقيق، أخبروني بأن أتوقف عن البكاء، كالفتاة |
| Bana geldiler ve gördüğüm şeyi unutmamı söylediler. | Open Subtitles | لقد أتوا إلي ، و أخبروني بأن أنسى ما رأيته |
| Bana ilacı suya karıştırmamı, sizin uyuyakalacağınızı söylediler. | Open Subtitles | أخبروني , بأن أضع عقارهم في الماء و ستنامون |
| Oto yıkama yerinde gördüğüm o kadından kimseye bahsetmememi söylediler. | Open Subtitles | أخبروني بأن لا أتحدث عن تلك المرأة التي رأيتها في المغسلة |
| Hafta sonundan önce, Posta Müfettişliği'nin burada olacağını söylediler. | Open Subtitles | لقد أخبروني بأن مفتش خدمات البريد سيكون هنا قبل نهاية الاسبوع. |
| Ah, Güvenlik Devriyesi kızları, göz yıkamanın kırık olduğunu söylediler, aceleyle geldim. | Open Subtitles | الـ , آه , فتيات الدورية لقد أخبروني بأن غسول العين كان مكسوراً , لذلك جئت مسرعة |
| Oğlumun birini öldürdüğünü söylediler. Doğru mu bu? | Open Subtitles | لقد أخبروني بأن ابني قتل أحدهم هل هذا صحيح ؟ |
| Bir arkadaşımın yarışmaya katılıp bedava temizlik kazandığını söylediler. | Open Subtitles | أخبروني بأن صديق لي أدخلني في مسابقة وربحت تنظيف مجاني لمنزلي |
| Seni bulmak için o dükkana sormamı söylediler | Open Subtitles | وبعدها أخبروني بأن أبحث عنك في المحل |
| Tecavüz testinin negatif çıktığını söylemişlerdi. | Open Subtitles | لقد أخبروني بأن نتائج الفحص الطبي جائت سلبية هل تغير شيء ؟ |