"أختلق" - Translation from Arabic to Turkish

• uydurmuyorum
• uydurduğumu
• uydurmadım
• uyduruyorum
• uydurdu
• yalan
• uydurup
• uyduruyordum
• uydurdum
• uydurmak
• uydurmam
• uydurmamı
• uydurmaya
• uyduruyor
• uydurayım

Ben bir şey uydurmuyorum. Neden sanki test yaptırmayacakmışsın gibi davrandın?
لست أختلق اي شيء لماذا تتظاهر أنك لا تجري الفحص ؟

Annem onları uydurduğumu söylüyor ama uydurmuyorum.
إنَّ والدتي تقول بأنني أختلق الأمر، لكنَّ هذا خاطيء

Şu an ne düşündüğünüzü biliyorum, doktor. Ama bu kadını ben uydurmadım.
أعلم ما تفكّرين فيه، ولكنّي لم أختلق هذه المرأة

Bunun çılgınca geldiğini biliyorum ama her gün sırf seni görmek adına bu koğuşa gelmek için bahaneler uyduruyorum.
أعرف أن هذا يبدو جنوناً لكنني أختلق الأعذار للمجيء إلى الردهة كل يوم فقط لأراك

Öyle birisi yok, seni ucube. Corvis denen çocuk uydurdu onu.
لا يوجد ندبة أيها المسخ، كورفس هو الذى أختلق ذلك.

Doldurmam gereken garanti formları var. Bahane falan uydurmuyorum.
لدي بطاقات ضمان سأملأها أنا لا أختلق الأعذار

uydurmuyorum. Lex'in üzerinde garip bir kontrolü var.
كلوي أنا لا أختلق كل هذا هناك شيئاً غريباً يربط ليكس بها

Sonunda yok olmuşlar. Bunu uydurmuyorum, gerçek bir şey.
و في النهاية فعلاً لقد إختفت تلك الخلايا أنا لم أختلق هذه القصة , إنها حقيقية

Kendim uydurmuyorum ki bunu, yaşananlar böyle. Filme aktarmalıyız.
أنا لا أختلق هذا، هذا ما حدث فعلاً وعلينا إظهاره

uydurmuyorum! Bu oldu. O kadın beni diliyle öptü.
لست أختلق هذا ، تلك المرأة قبلتني بلسانها ، لسانها كان داخل فمي

Bunları uydurduğumu, hiçbirinin gerçek olmadığını düşünüyor.
يظنني أختلق كل هذا، أنه لم يحدث شيئاً من هذا.

Tüm bunları uydurduğumu mu söylüyorsunuz?
أنت لا تلمح بأني أختلق كل هذا ؟

Son kez söylüyorum bunu ben uydurmadım tamam mı?
للمرّة الأخيرة أنا لا أختلق هذا الأمر, مفهوم ؟

Bazen orada oturup dikkat edip etmediğini anlamak için bir şeyler uyduruyorum.
أحياناً أجلس معه... ..و أختلق أكاذيب لأتأكد فقط أنه ينتبه لما أقول

Bak, o iblis saçmalıklarının hiçbiri gerçek değil. Babam uydurdu.
أستمع لى , لا شىء من هذا الحديث عن الشياطين حقيقى , أبى أختلق هذا فحسب

Ne zaman bana "Nasıl" olduğumu sorsa, ona hep yalan söyledim.
كل مرة تسألني فيها كيف حالك كنت أختلق أمراً

Özür dilerim ama neredeyse üç aydır buradayım ve eve gitmemek için bahane uydurup duruyorum.
أناآسف, لكننيهنامنذ3شهور , و كنت أختلق أعذار كي لا أعود للمنزل

Önceden tam bir düzenbazdım, ne var ne yoksa uyduruyordum.
لقد كنت محتالاً كبيرًا، لقد كنت أختلق الكثير من الأشياء.

Kusura bakma, hediye almayı unuttuğum için uydurdum.
أتعلمين يا حبيبتي, أنا أختلق ذلك، نسيتُ إحضار هديّة لكِ

Hala zenginlerin tabanını yalamak, aptal özürler uydurmak, ve onların kaprislerine göre davranmak gibi aptal işlerim olacakmış.
ما زال عليّ أن ألعب دور لاعق حذاء الأغنياء، أختلق أعذار سخيفة، وأقوم بأشياء تناسب أهوائه.

Rüya değildi. Böyle bir şeyi uydurmam oğlum.
أنا لا أحلم بهذا لا يمكننى أن أختلق شيأ كهذا يا بنى

Her neyse, sizin için, babamın bana yaptığı gibi bir masal uydurmamı ister misiniz?
وداعاً , حسناً , هل تريدون أن أختلق قصّة لأجلكم ؟ كما كان والدي يفعل معي ؟

Ama bunları uydurmaya başladığımda neredeyse ben de inandım.
لكن عندما بدأت أختلق تلك الـ امور كدت ان اصدقهم

Bütün bunları uyduruyor olmamı isterdin, biliyorum.
على أي حال، أعلم أنك تتمنين لو أنني أختلق كل هذا

Aslında telesekreterini arayıp neden gidemediğim konusunda bir bahane uydurayım.
في الواقع، دعني أتصل فيرد جهاز الرد الآلي و أختلق عذراً... ...يبرر عدم ذهابي للمباراة