Seni Flitonlar'a eğri büğrü bir elbise kenarı ile nasıl götüreceğim? | Open Subtitles | وكيف يمكننى أخذكِ الى عائلة الفلينتون بتهديبة معوجة ؟ |
Kemiğin için içine enfeksiyon ilerlemiş mi öğrenmek için biyopsi almak istiyorum ve yaranızdaki kurtçukları temizlemek için sizi ameliyathaneye götüreceğim. | Open Subtitles | أريد أخذ خزعة لأرى إن كان الإنتان وصل إلى العظم. وسنحتاج أخذكِ إلى غرفة العمليات |
Hiçbir şey garanti edemem ama seni güvenli bir yere götürürüm. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أضمن أيّ شيئ، لكن يمكنني أخذكِ لمكان آمن. |
Sizi merkeze götürebilirim ama mecbur kalmadıkça sizi oyalamak istemem. | Open Subtitles | يمكنني أخذكِ إلى مركز الشرطة ولكنّي أفضّل ألّا أفعل إن لم أكن مضطرًّا |
Eminim seni ava götürüp leşleri ağzında taşımana da izin veriyordur. | Open Subtitles | أراهن أنه أخذكِ للصيد و سمح لكِ بحمل الجثث بفمكِ |
Seni yakalayıp dairesine götürdü. | Open Subtitles | و لقد أمسككِ و أخذكِ معهُ الى شقتهِ |
Seni evinden alıyorum, ofisime götürüyorum hem de kocanın bilgisi olmadan. | Open Subtitles | أخذكِ من المنزل وأقلكِ إلى عيادتي، وأقابلكِ بدون علم زوجكِ. |
Seni götürmek isteyip istemiyorum diye bir şey yok. | Open Subtitles | الأمر ليس أنّني لا أريد أخذكِ أو لا |
Burada değil. Ama seni ona götüreceğim tamam mı? | Open Subtitles | ليستُ هنا لكني سوف أخذكِ إليها ألآن |
Gelmezse, seni buradan götüreceğim. | Open Subtitles | و لكِن إن لم يظهر، فسوف أخذكِ بعيداً. |
Seni mükemmel güvenlikli bir yere götüreceğim. | Open Subtitles | لذا سوف أخذكِ إلى مكان آمن تماماً. |
Ne olursa olsun seni annene götüreceğim. | Open Subtitles | سوف أخذكِ إلى أمكِ مهما كان يحدث |
Evet. Seni bu kafeye götürürüm. Annenle nerede tanıştığımızı gösteririm. | Open Subtitles | يمكنني أخذكِ لذاك المقهى لأريكِ أين قابلت أمكِ |
Sizi memnuniyetle gitmek istediğiniz yere götürürüm. | Open Subtitles | سوف يسعدني أن أخذكِ حيث تودين. |
Seni oraya götürebilirim ama oyunu kendin oynamak zorundasın. | Open Subtitles | يمكنني أخذكِ لهناك. لكن عليكِ ممارسة اللعبة لوحدكِ |
Gitmeli... yani seni filme götürebilirim. | Open Subtitles | عليكِ الذهاب، أعني، يمكنني أخذكِ. |
Bana kro-magnon ya da eski kafalı diyebilirsin ama bu seni eve götürüp yatağa ayıp gerçek bir erkek nasılmış diye göstermemi engelleyemez. | Open Subtitles | تقليديّ أو بدائي بأنني تقولي أن ويمكنكِ هذا من أي يوقفني لن ولكن الليلة سريري وإلى المنزل إلى أخذكِ عن |
Belki de seni o göle korkutmak için götürdü. | Open Subtitles | ربّما هو أخذكِ لتلكَ البُحيره لإخافتكِ |
Tabii ki eve götürüyorum. | Open Subtitles | إني أخذكِ إلى المنزل. |
Seni götürmek istediğim pek çok yer var. | Open Subtitles | آن ! هناك عدة أماكن أود أن أخذكِ إليها |
Seni öğle yemeğine götürmeme izin vereceğini söyle. | Open Subtitles | قولي بأنكِ ستدعيني أخذكِ لتناول الغداء اليوم |
Seni istediğin yere götürmeyi teklif ettim ama aklına gelen en iyi yer burası mıydı? | Open Subtitles | , أنا أعرض عليكِ أخذكِ إلى أيّ مكان و هذا ما تفكرين به؟ |
Şehir merkezine gelmişken seni öğle yemeğine çıkarabilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | وكنت قريبًا. ففكرت أن أرى ما إذا كان بإمكاني أخذكِ لتناول الغداء. |