Teslim olmak yerine sakladığı el bombasını patlattı. | Open Subtitles | و بدلاً من أن يسلم نفسة حياً فقد فجر قنبلة كان قد أخفاها فى سترتة |
Ve canlı olarak yakalanmaktansa, Ceketinde sakladığı el bombasının pimini çekti. | Open Subtitles | و بدلاً من أن يسلم نفسة حياً فقد فجر قنبلة كان قد أخفاها فى سترتة |
Belki büyük baban, saklama büyüsünü çözmek için ya da en azından, nereye sakladığı konusunda fikir verecek bir ipucu bırakmıştır. | Open Subtitles | ربما تركَ جدكَ دليلاً قد يساعدنا لمعرفة تعويذة الإخفاء خاصتهِ أو على الأقل يعطينا فكرةً عن حيثُ أخفاها |
Onu kullanmak isteyenlerden kurtarmak için onu sakladı. | Open Subtitles | لقد أخفاها بعيداً لتبقى بأمان بعيداً عن الناس الذين كانوا يُريدون إستخدامها |
Baban sakladı. Ama nerede olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | أخفاها أبوك، لكنك لا تعرف أين. |
O kadar iyi saklamış ki kendi bile bulamazdı. | Open Subtitles | لقد أخفاها هذا الرجل جيدا لدرجة أنه لن يعثر عليها حتى بنفسه |
Büyükelçi onun çipi taşıdığını bilmiyordu. Bir yere sakladığını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | السفير لم يخمن انه كان عنده الرقاقه,أعتقد أنه أخفاها |
...Şehrin tarayıcılarına görünmemesi için gizlemiş. | Open Subtitles | وتعطيل آليّات الوقاية لكنه أخفاها بحيث لا تلتقطها مجسّات المدينة |
Sizlerden sakladığı kurt kız da konuya burada dâhil oluyor. | Open Subtitles | وهنا يجيء دور المذؤوبة التي أخفاها عنكم أجمعين |
O zaman aradığımız cevaplar ofisinde sakladığı dosyalarda olmalı. | Open Subtitles | إذاً فلابد ان أجوبتنا تقبع بتلك الملفات التي أخفاها في مكتبه |
Benden sakladığı birçok sırdan bir tanesi. | Open Subtitles | واحد من العديد من الأسرار التى أخفاها عني. |
Söylediği yalanları söylemeye sakladığı sırlarını söylemeye zorlardım. | Open Subtitles | بإجباره على الإعتراف بكل الأكاذيب التي قالها لي، و الأسرار التي أخفاها عنّي. |
Sizden sakladığı bir kaç şey var gibi görünüyor Ekvatorlu kızla evlendiği gerçeğini sakladığı gibi. | Open Subtitles | ، فيبدو أنّ هنالك بعض الأمور الّتي أخفاها عنكما . "كحقيقة أنّه متزوجٌ من تلك الفتاة من "الإكوادور |
Tabii önce arkasında sakladığı bıçakla Emma bir güzel bıçaklanır. | Open Subtitles | لكن ن م قبل إيما تعطيك طعنة لطيفة مع السكين التي أخفاها ATR ل ق الظهر. |
Onu annenden sakladı. | Open Subtitles | لقد أخفاها من والدتكِ |
Malı burnundan çekti, Dode onu bir yere sakladı ama Pin bunun farkındaydı. | Open Subtitles | تلقت الضربة، (دود) أخفاها بعيداً لكن (المسمار) كان يسعى إليها |
Danny'nin babası Bahia'dan sevkiyatı çaldı, sakladı, sonra, öldürülmeden önce, nerede sakladığını Danny'e söyledi. | Open Subtitles | والد (داني) سرق الشحنة من (باهيا) ، و أخفاها ثم قال ل(داني) عن مكان إخفاءها ، قبل مقتله |
Michael bunu bir süredir biliyordu ve bu gerçeği Jane'den sakladı. | Open Subtitles | عرف (مايكل) هذا منذ بعض الوقت حقيقة أخفاها عن (جاين) |
Siz konuşurken sakladı. | Open Subtitles | لقد أخفاها أثناء حديثنا |
Onu kaçırmamızdan önce bir yere saklamış olmalı. | Open Subtitles | لابد وأنه أخفاها قبل أن نمسك به |
Bilmem ama saklamış. Bir önemi olmalı. | Open Subtitles | لا أعلم، لكنه أخفاها ربما لأنها مهمة |
Onu sakladığını biliyoruz Kardeş. | Open Subtitles | الأخ الأكبر أخفاها ، أليس كذلك ؟ |
Eric öldürülmeden önce onu buraya gizlemiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أن " إيريك " أخفاها قبل مقتله |