| Bunu fark ettiğimde, diğer çocuktan ayrıldım ve... | Open Subtitles | , و عندما أدركت ذلك . . قطعت علاقتي مع الشاب الآخر |
| Bunu fark ettim. Tanrı'nın beni izleyebileceği mümkün olan bir çok yere gittim. | Open Subtitles | لقد أدركت ذلك ، لقد ذهبت لعدة أماكن من المحتمل أن يراني الإله فيها |
| Hafızam yerine geldiğinde bunu anladım. | Open Subtitles | أدركت ذلك عندما استعدت ذاكرتى؟ |
| Sonra açıklara doğru baktım ve tekne ışıklarının yandığını fark ettim, yani belli ki hava kararıyordu her ne kadar ben fark etmesem de. | TED | ثمّ نظرتُ بعيداً على الشاطئ فلاحظتُ أضواء القوارب، لذا كان من الواضح أنّ الظلام يخيّم، رغم أنني لم أكن قد أدركت ذلك. |
| Başka poliglotlarla tanıştıktan sonra Bunun farkına vardım. | TED | أدركت ذلك فقط بعد أن قابلت متعددي اللغات الآخرين. |
| Tahmin etmiştim. | Open Subtitles | . لقد أدركت ذلك نوعا ما |
| Evet, benim 100,000 dolarımı oraya yatırdığında bunu anlamıştım. | Open Subtitles | نعم، أدركت ذلك عندما إستثمرت المائة ألف التي أعطيتها لك في ذلك |
| Bunu fark ettim. Tanrı'nın beni izleyebileceği mümkün olan bir çok yere gittim. | Open Subtitles | لقد أدركت ذلك ، لقد ذهبت لعدة أماكن من المحتمل أن يراني الإله فيها |
| Bunu fark ettiğimde, yer altı yapıları için taramaya başladım. | Open Subtitles | عندما أدركت ذلك بحثت عن منشآت تحت الأرض |
| - Hediyeni aldığımda Bunu fark etmiştim. | Open Subtitles | لـقد أدركت ذلك حينما تلقيت هبـتك. |
| Neyse ki Bunu fark etmişsin. | Open Subtitles | حمداً لله إنك أدركت ذلك. |
| Bunu fark etmiş olmalısın. | Open Subtitles | "لا بد أنّكَ أدركت ذلك" |
| Sonunda bunu anladım. | Open Subtitles | أدركت ذلك في النهاية |
| Evet, bunu anladım.. | Open Subtitles | أجل, أدركت ذلك |
| Ama fark ettim ki yapamıyorum. Problemi değiştirdim. | TED | لكني لم أستطيع . أدركت ذلك , ثم غيرت المشكلة |
| Buradaki insanların bir nevi ailem olduklarını fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت ذلك ، لأن الناس هنا قد أصبحوا ما يشابه الأسرة بالنسبة ل |
| Sen de dans edeceksin. Bunun farkına var. | Open Subtitles | سوف يتوجب عليك أن ترقص بأى حال هل أدركت ذلك ؟ |
| Bunun farkına vardığımda çok geçti. | Open Subtitles | أدركت ذلك مع الوقت، لكن متأخراً جداً |
| Tahmin etmiştim. | Open Subtitles | -أجل، أدركت ذلك . |
| Tahmin etmiştim Mathis. | Open Subtitles | أدركت ذلك يا (ماثس). |
| O gangsterler bize ateş edince bunu anlamıştım. | Open Subtitles | أجل، أدركت ذلك نوعًا ما عندما كان أفراد تلك العصابة يطلقون علينا النار |
| Evet, fahişe fikrinden bunu anlamıştım. | Open Subtitles | أدركت ذلك بعـد تعييرهـا لـي بالعـاهرة |