| ...ve sanığı bu silaha bağlayacak herhangi bir kanıt var mı? | Open Subtitles | وهل هناك أيّ أدلّة على الإطلاق تربط المدّعى عليه بهذا السلاح؟ |
| Sizde kanıt yok! Sizde hiç delil yok ki! | Open Subtitles | ليس لدينا جثث ليس لديكم أية أدلّة إطلاقاً |
| Elinizde herhangi bir ipucu var mı, dedektif? | Open Subtitles | حصلت على أيّ أدلّة على هذه الحالة، مخبر؟ |
| Ancak Hans'ın odasında delil bulasıya kadar onları kimin yazdığını fark etmemişti. | TED | ولكن هذا لم يكن إلا بعد اكتشافها أدلّة في غرفة هانز لتُدرك من قام بكتابتها. |
| Ve bazı erkeklerin çok dengesiz olduğunu gösteren kanıtlar var. | Open Subtitles | هناك أدلّة على أن بعض الرجال يصبحون غير مستقرّين للغاية |
| Onların müvekkilim aleyhine ne kadar kanıtı varsa, benim de kanıtım var. | Open Subtitles | أعرف أنّ هنالك أدلّة ضدّهم أكثر من الأدلة الّتي توجد ضدّ موكّلي |
| Söylediklerinizin yarısını bile yapıyor olsalar kanıt bulurdunuz. - Arama emri olmadan. | Open Subtitles | إذا كانوا يقوم بنصف ما تقول أنت فستجد أدلّة |
| Onu tutmak için elimizde yeterli kanıt yok beyfendi. | Open Subtitles | ستدعونه يذهب فحسب ؟ اسمع، ليس لدينا أدلّة كافية لإحتجازه، سيّدي |
| FBI'ın kanıt odasında yangın var. | Open Subtitles | هناك حريق في غرفة أدلّة مكتب التحقيقات الفيدرالي |
| Evet, fakat dolaylı kanıt onu içeri atmak için yeterli değil. | Open Subtitles | نعم ولكن لا تزال كلّها أدلّة ظرفيّة غير كافية لاعتقاله |
| Kesin kanıt görmeliyim. Tesadüf ve spekülasyon değil. | Open Subtitles | وسأحتاج إلى أدلة دامغة، وليست مجرّد أدلّة مصادفة ومتضاربة |
| Pekâlâ, Polis kanıt deposuna gidip üzerinde oynanmış negatifleri almanızı istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، أريدكما أن تذهبا لتحضرا مسودّة الصور المتلاعب بها من سجلاّت أدلّة الشرطة |
| Bizim için bir ipucu yok mu? | Open Subtitles | ألا تملكون أدلّة تساعدنا على بدء البحث ؟ |
| Konuştuğum hiç kimse henüz bir ipucu bulmuş değil. | Open Subtitles | حسنا، لا أحد تكلّمت معه لديه أيّ أدلّة لحد الآن |
| Design Mahallesi'ndeki patlama hakkında yeni ipucu var mı? | Open Subtitles | أيّ أدلّة لحد الآن على التصميمِ إنفجار منطقةِ؟ |
| Risher'ın laboratuvarına girip delil toplamak gibi şeyler mi? | Open Subtitles | تحبّ الأشياء إقتحام ريشير سيجمع أدلّة. ذلك النوع من الشيء؟ |
| Olay yerinde toplanması gereken kanıtlar var. | Open Subtitles | الجميع استطاعوا الفرار هناك أدلّة بحاجة لأن تجمع |
| Tamamen saçmalık. Eğer insanlar maymunlardan evrilseydi, bunun bir kanıtı olurdu. | Open Subtitles | إنها هراء ، لو كان الإنسان فعلاً منحدر من القرود لوجدنا أدلّة |
| Şuradaki kutuda binada olanların kanıtları var. Sen onlara bak. | Open Subtitles | ثمة أدلّة من المبنى بتلك العلب، يمكنك معالجتها. |
| Yetersiz deliller, tanık korkutmak, jüri ayarlamak... Tüm detayları duymak ister misin? | Open Subtitles | أدلّة مفقودة، تهديد شهود، تلاعب بالمحلّفين، لديّ تفاصيل، فهل تودّين سماعها؟ |
| Hey! Olayın gizemini çözecek ipuçları buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت أدلّة ستكشف لكم الكثير من الغموض |
| - Kesinlikle. Neden bizim yardımımıza ihtiyacı olduğuna dair bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | بالتأكيد لا، وإنّما لا أستطيع إيجاد أيّ أدلّة لسبب حاجتها إلى مُساعدتنا. |
| Bölge savcısının onu suçlayacak delili varmış ama savunma avukatı teknik olarak onu kurtarmış. | Open Subtitles | الآن، كان لدى المُدّعي العام أدلّة كافية لإدانته، لكنّ مُحاميه أخرجه لوجود خطأ تقنيّ. |
| Çok daha azı için her gün bundan daha iyi delilleri çöpe atıyorum. | Open Subtitles | أجد أدلّة أفضل بكثير مرفوضة كلّ يوم لأسباب أقل |
| Paha biçilemez bir kanıtın çalınmasında öncülük edilmesine yardımcı oldun. Arkeolojik bir hazineydi. | Open Subtitles | لقد كُنت مُشرفًا لتوّك على عمليّة سرقة لتظهر مُجموعة أدلّة لا تقدّر بثمن أيّ كنز. |
| Birimizin, Mezarcı'nın kanıtını çaldığımızı mı düşünüyorsun? FBI'dan mı? | Open Subtitles | أتشكّين أنّ أحدنا سرق أدلّة حفار القبور من المباحث الفيدراليّة؟ |
| Bunları yaptığını biliyorduk. - Ama kanıtlara ulaşamıyorduk. | Open Subtitles | نعلم أنّه يقوم بذلك، وإنّما لمْ نستطع الحصول على أدلّة. |
| Sayın Hâkim, bunu ilk savunma kanıtımız olarak sunmak istiyorum. | Open Subtitles | سيادة القاضي، أريد توثيق هذا ضمن أدلّة الدفاع |