Hepimizin hayatı için bunu yapmak istiyorum. Hiç kimse arılar kadar çalışkan değil! | Open Subtitles | هذا ما أريد فعله لحيواتنا جميعاً، لا أحد يعمل بجهد أكثر من النحل |
Seninle birlikte yapmak istiyorum, Bilmesem de yapmaya geldiğin şeyi | Open Subtitles | لا أعلَم ما تنوين فعله، ولكنني أريد فعله معكِ |
Hastaneden tam olarak kim olduğumu ve dünyada yapmak istediğimi bilerek ayrıldım. | TED | تركت المستشفى وأنا أعرف بالضبط مَنْ كنت وما أريد فعله في الدنيا. |
Ne yapmak istediğimi söyleyecek olursam Dodger Stadyum'una gitmek istiyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة، ما أريد فعله هو الذهاب إلى ملعب دوغر |
buranın değerini görmek için ve tek başıma yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لأقدّر مكاني هنا حقًّا ولا أريد فعله وحدي. |
Jer, biz bir aileyiz ve bana istemediğim birşeyi yaptırma. | Open Subtitles | جير نحن عائلة ولا ترغمني على فعل شيء لا أريد فعله |
Yapmam gereken şey insanların dikkatini gerçekte var olanlardan uzaklaştırmak. | Open Subtitles | ما أريد فعله هو إلهاء الناس عن ما يحدث حقاً. |
yapmak istediğim şey bir kişinin bir çift gözlük yapabileceğini sizlere göstermek. | TED | ما أريد فعله هو أن أبين لكم أنه يمكن أن تصنع نظارات. |
Bu da eksik bir güneyli tütün şirketiyle ortak olmam anlamına geliyorsa onu yapmak istiyorum. | Open Subtitles | ولو كان هذا يعني التعاون مع شركة تبغ مثيرة للريبة من الجنوب فهذا ما أريد فعله |
Pekâlâ, 10 tane daha kâğıt okuyayım ve arkasından onu tekrar yapmak istiyorum. | Open Subtitles | حسنا, 10 أوراق أخرى وبعد ذلك أريد فعله مجدداً |
Seninle birlikte yapmak istiyorum, Bilmesem de yapmaya geldiğin şeyi | Open Subtitles | لا أعلَم ما تنوين فعله، ولكنني أريد فعله معكِ |
Musterilere "bunu yapmak istiyorum" demek icin bunu gosteriyorum. | TED | هذا ما أعرضه على الزبون واقول له "هذا ما أريد فعله" |
Ama gelecekte bunu yapmak istiyorum. | Open Subtitles | و لكن هذا هو ما أريد فعله في المستقبل |
Ama... ben bunu yapmak istiyorum. | Open Subtitles | لكن .. هذا ما أريد فعله بحياتي |
Lise sondaki çoğu öğrenci gibi hayatta ne yapmak istediğimi bilmiyordum. | Open Subtitles | مثل كل الذين بآخر سنة، لم تكن ليس لديّ أية فكرة عن ما أريد فعله بحياتيّ |
Hayatta ne yapmak istediğimi biliyorum... ve bu kesinlikle masa başında oturup emir almak değil. | Open Subtitles | أنا أعرف بالفعل ما أريد فعله بحياتي و هو بالتأكيد ليس الجلوس في مقصورة لتلقي الأوامر في وظيفة رديئة |
Vay be, şimdi ne yapmak istediğimi biliyorum. | TED | فكرت أني " نعم، أعلم ما أريد فعله الآن." |
Yoksa O, sana benim yapmak istemediğim şeyleri yaptıracak ve ben sana o şeyleri yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | سيرغمني على فعل الشيء الذي لا أريد فعله و أنا لا أريد أن أفعل لك ذلك |
Politikaya atılırken yapmak istemediğim şeyler tam da bunlardı işte. | Open Subtitles | هذا بالضبط الشيء الذي لا أريد فعله عندما دخلت في المجال السياسي |
Bu yapmak istediğim değil. Yapmam gereken. Ben bir askerim. | Open Subtitles | إنه ليس ما أريد فعله بل ما يجب أن أفعله |
yapmak istediğim tam da bu, bu şeyi kıvırıp atmak. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما أريد فعله ، أن أنتزع هذا الشيء |
Bugün benim doğum günüm ve ben ne istersem onu yaparım. | Open Subtitles | اليوم هو عيد ميلادي و سأقوم بفعل أي شئ أريد فعله |
yapmak isteyeceğim son şey birisini incitmek olur. | Open Subtitles | آخر ما أريد فعله هو أن أؤذي أحداً |
Bunu planlamıyordum. Bugün ne yapacağımı bilmiyordum, sadece çıkmak istedim. | Open Subtitles | لم أخطّط لهذا، لم أعرف ما كنت أريد فعله اليوم، أردت الخروج فحسب |