| soruları hazırlayan... arkadaşlarımın söylediğine göre sorular zormuş. | Open Subtitles | وقد أكّد لي رفاقي في دائرة المعارف أنّهم أحضروا لي أسئلةً صعبةً جداً |
| Cevabını duymak istemediğin sorular sorma. Senin hayatını kurtardım. | Open Subtitles | لا تسألني أسئلةً لا ترغب في معرفة إجابتها |
| Her zamanki gibi bir sürü insan ona zor sorular sorup duruyor ama sen değil. | Open Subtitles | ما أعنيه هو أنّ الناس يطرحون أسئلةً صعبةً عنها. |
| TV programından sonra geri geldi, jeotermal projesi ve köydeki katliam hakkında sorular sormaya başladı. | Open Subtitles | بعد التّقرير التّلفازيّ، لقد عادتْ ولقد كانتْ تسأل أسئلةً عن مشروع الطّاقة الحراريّة الأرضيّة ومذبحة القرية. |
| Cevaplardan çok soruları arttıran bir hikaye yakamı daha da dibe batırır. | Open Subtitles | القصّة التي تثير أسئلةً أكثر منها إجابات تجعلني أتورط بالأمر حتّى النخاع |
| Varoşla ilgili garip sorular soruyordu. | Open Subtitles | لقد كان يطرح أسئلةً غريبةً عن الاحياء الفقيرة |
| Seçmenler her iki adaya da zor sorular soracak. | Open Subtitles | سيسأل المصوتون كلا . المرشحيّن أسئلةً قاسيّة |
| Cüzdan hikayesini anlatacağız, o da sorular soracak. Tamam mı? | Open Subtitles | سـنروي قـصة الـمحفظة و هـي ستطرحُ أسئلةً علينا , موافقون ؟ |
| Sonra da "belki biri benimle röportaj yapmak ister" diye düşündüm. "Scientology hakkında sorular sorar." | Open Subtitles | وفكّرتُ أنه ربّما يُجرى أحدُهم مقابلة معى, ويسألنى أسئلةً عن السينتولوجى. |
| Çok akıllıca sorular sordu. Havalara uçtum. | Open Subtitles | كانت تسأل أسئلةً عبقرية، وقد كنتُ متعجباً |
| Orada yaptığımız çalışmalar ile ilgili sorular sordular Ve sonra özellikle cinsel taciz ile ilgili sorular sordular. | Open Subtitles | ،سألوني أسئلةً عن العمل الذي أدّيته هُناك .وسألوني خصّيصًا عن التحرّش الجنسيّ |
| Son istediğimiz Amerikan Hükümeti'nin sorular sorması. | Open Subtitles | آخر ما نحتاجه هو أن تسأل حكومة الولايات المتحدة أسئلةً وتتطفل |
| Duyduğuma göre özel bir kaset hakkında sorular soruyormuşsun... | Open Subtitles | علمت أنك تسأل أسئلةً عن شريط فيديو. |
| Düşünebileceğin her çeşit doktor vardı üstümde araştırma ve iğne yapıyorlardı ve acayip acayip sorular sorarak bana daha çok hap yediriyorlardı. | Open Subtitles | وكان عندهم جميع أنواع الأطباء الممكن تخيلهم... يفحصونني ويحقنونني، ويطرحون علي أسئلةً غريبة، |
| İnternet'ten devlet görevlisi bilim adamlarıyla temas kurup Berkeley'deki parçacık hızlandırıcımız hakkında sorular sormaya başlamıştı. | Open Subtitles | لقد تواصل مع علماء الحكومة عبر شبكة الإنترنت وطرح أسئلةً حول مُعجّل الجسيمات "لدينا بمدينة "بيركلي |
| Şahsi sorular sormak ayıptır. | Open Subtitles | من الوقاحة أن تسأل أسئلةً شخصية |
| Bir de kendimiz hakkında sorular soran bu gördüğünüz terimler grubu var. | Open Subtitles | و مجموعة المتغيرات هذه -تَسألُ بحقٍ أسئلةً عن أنفسنا |
| Ama cevaplayamadığı veya cevaplamak istemediği sorular soracaklar diye de röportaj yapmaya korkuyor. | Open Subtitles | ولكنه يخاف أن يُجرى مُقابلات... خشية أن يسألوه أسئلةً لا يستطيع أو لا يُريد الاجابة عنها. |
| - Trendeyken de ona çok zor sorular soruyordu Almanların ne yaptığı ve neden karşı koyup savunmadığyla alakalı. | Open Subtitles | - وعلى متن القطار كانت تطرح عليه أسئلةً صعبة حول ما يقترفه الألمان، وهو لم يقم بالدفاع عنهم |
| Cevaplardan çok soruları arttıran bir hikaye yakamı daha da dibe batırır. | Open Subtitles | القصّة التي تثير أسئلةً أكثر منها إجابات تجعلني أتورط بالأمر حتّى النخاع |