Ne sıklıkla? Yatakta benden iyi mi?-- sadece daha fazla acıya neden olan sorular ve gece uykunuzu kaçıran. | TED | كم مرة؟ هل هي أفضل مني فى السرير؟ أسئلة لا تنتج إلا المزيد من الألم وتبقيك مستيقظا طول الليل |
Bu sorular, GSYİH'nın cevaplamadığı ve cevaplayamayacağı sorular. | TED | هناك أسئلة لا يستطيع الناتج الإجمالي المحلي الإجابة عليها، ولن يستطيع. |
- Hiçbir iş yapılmasın diye beraber çalıştıklarına bitmek bilmeyen sorular sorar. | Open Subtitles | إنه يسأل أسئلة لا متناهيه بينما يفترض أن يعمل لذلك لا شيئ يُنجز |
Babanın verdiği öğütte, cevabından hoşlanmayacağın soruları sormamalısın diyordu. | Open Subtitles | تعرفين النصيحة التي قدّمها لكِ والدكِ بعد سؤال أسئلة لا تريدين أن تعرفِ الإجابة عليها |
İnsanlar genelde cevabını duymak istemedikleri soruları sormazlar. | Open Subtitles | الناس عادة لا يسألون أسئلة لا يريدون أجوبتها |
Eğer dürüst olmamı istiyorsan, bana cevabını duymak istemediğin sorular sorma. | Open Subtitles | لو أردتي أن أكون صريحاً ، لا تسألي أسئلة لا تريدي أن تسمعي أجوبتها |
Korkmuş insanlar sorular soruyorlar. Cevap veremiyorum. | Open Subtitles | أناس مذعورين يطرحون أسئلة لا أستطيع الرد عليها |
Arama yoksa sorular yok. sorular yoksa açıklama da düğün de yok. | Open Subtitles | لا أتصالأت, لا أسئلة لا أسئلة, ما لَم يُوضّحَ أمر الزفاف |
Ya cevaplayamayacağımız sorular sorarlarsa? | Open Subtitles | ماذا لو طرحوا أسئلة لا نستطيع إجابتها مثل: |
Şüphelerim olsa da... kendime cevaplayamayacağım sorular sorarsam bile. | Open Subtitles | حتى لو كانت لدي شكوك عديدة و حتى لو كنت أسأل نفسي أسئلة لا يمكنني الاجابة عنها |
Çocuklarım cevap veremeyeceğim sorular sormaya başladılar. | Open Subtitles | أولادي بدأوا في طرح أسئلة, لا أستطيع إجابتها. |
İnsanlar, cevap veremeyeceğin sorular sormaya başlamadan önce buradan ayrılsan iyi olur. | Open Subtitles | حسناً، قد تودّين الرحيل من هنا قبل أن يبدأ الناس بطرح أسئلة لا تستطيعين الإجابة عليها. |
Hiçbirimizin cevaplamak istemeyeceği sorular soracak. | Open Subtitles | ستشرع في طرح أسئلة لا يرغب أي منا في الإجابة عنها |
Çünkü bu okulda sen ve arkadaşlarını izleyen kişiler var ve sormalarını istemeyeceğiniz sorular soruyorlar. | Open Subtitles | لأنّ هنالك أناس في الجامعة يراقبونك أنت وأصدقاءك. ويطرحون أسئلة لا تودّيهم أن يطرحوها. |
Evet, mesaj ise, ölmekte olan bir ajanım var ve sadece kendisinin cevap verebileceği sorular mevcut. | Open Subtitles | أجل، رسالتي هي أن هناك عميل يحتضر ولديّ أسئلة لا أحد غيره يستطيع إجابتها. |
Benim cevaplayamayacağım sorular. | Open Subtitles | ولديه أسئلة حياله، أسئلة لا أستطيع إجابتها. |
Benim cevaplayamayacagim sorular. | Open Subtitles | ولديه أسئلة حياله، أسئلة لا أستطيع إجابتها. |
Cevapları hoşuma gitmeyecek soruları sormayı sevmem kiminle berabersin, burada kim var kim yok. | Open Subtitles | لا أحب أن أسأل أسئلة , لا استطيع الحصول على إجابتها مالذي تخططين له ,من هنا ومن ليس هنا |
Mektubu basına sızdırırsam benim soramadığım soruları gazeteciler sorar. | Open Subtitles | إن سربت تلك الرسالة إلى الإعلام، سيسألون أسئلة لا يمكن أن نطرحها نحن. |
Ya da cevap veremeyeceğim sorular sorma. | Open Subtitles | -أو توقف عن توجيه أسئلة لا أستطيع الإجابة عليها |