Burada tam 3.000$ var. 1.000$ ise iki haftalık iş için verilecek paradır. | Open Subtitles | لدّي 3 آلاف دولار هنا، ألف دولار منها من أجلك مقابل أسبوعي عمل فحسب |
Şu andan itibaren paranı haftalık alacaksın. | Open Subtitles | من الآن فصاعد ستحصل على المال بشكل أسبوعي. |
İşteki ilk haftam. Öylece çıkıp gidemem. | Open Subtitles | إنه أسبوعي الأول في العمل لا أستطيع أن أغادر |
- İkinci haftam ve daha mutlu olamazdım. | Open Subtitles | أسبوعي الثاني في العمل ولا يمكنني أن أكون أكثر سعادة. |
CSI'daki ikinci haftamda aldatan eş öldürüldüğünde,.. | Open Subtitles | عندما كنت في أسبوعي الثاني في العمل أخبرتني بأنه عندما يقتل أحد الزوجين الخائن |
Sekiz yıl önceydi... New York'ta ilk haftamdı... | Open Subtitles | كان هذا قبل ثمانية سنوات، أسبوعي الأول في نيويورك |
New York'taki ilk haftamı düşündüm de. | Open Subtitles | فقد كان ذلك في أسبوعي الأول في نيويورك |
Henüz birinci haftada yurttaki odamdayken grup seçimleri için hazırlık yapıyordum. | Open Subtitles | وكنت في أسبوعي الأول في غرفة النوم اتحضر للإنضمام لأخوية طالبات |
Oradaki ilk haftamın sonunda, kendimi kasabadaki bir tahliye merkezine yardım ederken buldum. | TED | في نهاية أسبوعي الأول هناك، وجدت نفسي أساعد في مركز للإيواء في مركز البلدة |
Her zaman haftalık sayım yapıyorum ve bu hafta, geçen haftaya göre 800 dolar daha az. | Open Subtitles | أنا اقوم بفحص اسبوعي دائما ما أقوم بفحص أسبوعي وهذا الأسبوع أقل ب 800 دولار عن الأسبوع الماضي |
Yok. haftalık veriyoruz burada. Neyse canım hallederiz. | Open Subtitles | الدفع يكون بشكل أسبوعي لكن نستطيع تدبيرها ، أنا أُعجبت بكِ |
Burada, garip bir şekilde, haftalık olarak vadesiz hesabına büyük miktarlarda nakit para yatıran Mike Spires adında bir bagaj görevlisi var. | Open Subtitles | هناك شخص يعمل بالحقائب إسمه مايك سبايرز الذي كان يودع كميات هائلة من المال بحسابه المصرفي بشكل أسبوعي |
Bloosh Annabel Porter'ın yazdığı haftalık yaşam tarzı emailleri. | Open Subtitles | بلوش هو إيميلٌ أسبوعي عن نمط الحياة مكتوب من قبل آنابيل بورتر |
Saygısızlık olmasın ama haftalık ders için zamanımız yok. | Open Subtitles | ،مع كاملِ إحترامي .لكن ليسَ لدينا الوقت لدرسٍ أسبوعي |
İşteki ilk haftam ve kapı görevindeyim tamam mı? | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأنه أسبوعي الأول في العمل وأنا في مهمة مسؤول البوابة، صحيح ؟ |
Gerçek şu ki, buradaki ikinci haftam. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنّ هذا هُو أسبوعي الثاني منذ بدأتُ عملي هنا. |
Görünen o ki, haftam koleksiyon yoluyla ergen mutluluğuna sıkıca sarılan orta yaşlı erkekler konusuyla başlayacak. | Open Subtitles | يبدو بأن أسبوعي له مشهد خلفي لرجال منتصف العمل يتمسكون بأمجاد الشباب بشراء المقتنيات النادرة |
Akademiden mezun olduktan sonraki ilk haftamda bir telefon aldık. | Open Subtitles | أسبوعي الأوّل خارج الأكاديمية تلقينا نداء |
Oradaki ilk haftamda Louisville'deki suyun Kentucky Derby ahırlarındaki... | Open Subtitles | في أسبوعي الأول هناك، سمعت إشاعة 'أن كل المياه في مدينة 'لويزفيل |
Benim için hatırlanmaya değer, çünkü ilk haftamdı, ve ilk test alanımdı | Open Subtitles | أنا أتذكر لأنه كان في أسبوعي الأول وكنت فقط أقوم بإختبار ضحكتي الجديدة |
Aslına bakarsan son haftamı bodrum katında geçirdim. | Open Subtitles | وقد قضيت أسبوعي الأخير في الطابق السفلي |
Bu ayakkabılarla haftada 16 şov ayaklarınız da sizi öldürüyor olmalı. | Open Subtitles | 16عرض أسبوعي بهذا الحذاء ساقيك ستؤلمك أيضاً |
Hey, dostum son özgür haftamın şerefine. | Open Subtitles | يا رجل ، لنشرب نخب أسبوعي الأخير من الحرية |
Ben iyi bir hafta geçirdim. | Open Subtitles | كان أسبوعي رائعاً |
Um, hayır. Ah Filistinliler.. NYU*'daki ilk haftamdan sonra, | Open Subtitles | لا بعد أسبوعي الأول في جامعة نيويورك |