hiç bir zaman şaka mı yapıyorsun yoksa ciddi misin anlamıyorum. | Open Subtitles | أتعلمين لم أستطع أبداً فهم متى تمزحين و متى تكونين جادة |
Sana her zaman söylemek istediğim ama kafam hiç bu kadar güzel olmadığından -en azından pazartesileri- söyleyemediğim bir şeyi söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني أن أخبرك بشيء لطالما أردت إخبارك به ولكني لم أستطع أبداً لأني لا أدخل بقوة عادة؟ |
Gerçi birini sevme fırsatım da hiç olmadı ki. | Open Subtitles | .لم أستطع أبداً في الحـقـيـقـة ,لـم تسـنـح لي الـفـرصـة لـحـد الـآن |
Gerçekte ne iş yaptığımı anneme hiç söyleyemedim. | Open Subtitles | لم أستطع أبداً إخبار أمي ماذا كنت أفعل لكسب عيشي ولكنك أنت |
Buraya gelen kadınlara karşı genelde hiç saygı duymam. | Open Subtitles | حسناً ، لم أستطع أبداً أن أحترم النساء اللواتي يأتين إلى هنا |
Siz ikinizin amacını anlayamıyorum hiç. | Open Subtitles | لم أستطع أبداً معرفة نهاية تلك القصة معكم |
Ben kendi gölgemden hiç kurtulamasam da o kurtulmuş. | Open Subtitles | بينما لم أستطع أبداً الهرب من ظلي استطاع هو فعل ذلك |
Herşeyin bir gün daha iyi olacağı hakkındaki... yaygın kanıyı kabul etmem hiç mümkün olmadı. | Open Subtitles | "لم أستطع أبداً أن أتقبل ذلك" "الفكرة الخاطئة الشاسعة بأن كل شيء سيصبح أفضل". |
O kitabı hiç baştan sona okumayı beceremedim. | Open Subtitles | أنا لم أستطع أبداً خوض هذا الكتاب - ثقيل نوعاً ما |
Ona hiç onu ne kadar sevdiğimi söyleyemedim. | Open Subtitles | لم أستطع أبداً أن أخبرها كم أحببتها |
Evet ama ben onu hiç.. | Open Subtitles | لكني أظن أني طوال وقتنا سوياً, لم أستطع أبداً أن... أوصلها لنشوتها |
Ewinglere geldiğinde, ona hiç güvenemezdim sana da güvenemiyorum. | Open Subtitles | عندما تذهب لآل (يووينغ) لم أستطع أبداً الوثوق بها و لا أستطيع الوثوق بكِ |
Neredeyse hiç param kalmadı, ayda 400 Frank'tan az parası olan Halifax'ta yaşayamaz ben de, kaldığım yerdeki insanlardan borç para almaya asla katlanamam. | Open Subtitles | أنا عملياً ليس لدي المال الكافي, لأن المعيشة في (هاليفاكس) تتطلب ما لا يقل عن 400 فرنك في الشهر و لم أستطع أبداً تحمل استدانة المال |