Ne diyebilirim ki, erkekliğe çok değer veriyorum. | Open Subtitles | ما الذي أستطيع قوله , لدي تقدير للجسم الرجولي |
Ne diyebilirim ki? Bende şiir kalbi var. | Open Subtitles | مالذي أستطيع قوله لدي قلب شاعر |
söyleyebileceğim tek şey hepimizin en kötü senaryoya hazır olması gerektiği. | TED | ما أستطيع قوله هو أنه يتعين علينا الاستعداد لسيناريو أسوأ الحالات. |
Bu konuda tek söyleyebileceğim şu: Neden bununla mücadele ediyoruz? | TED | وكل ما أستطيع قوله عن هذا : لماذا نحاربه ؟ |
Sana onun ancak akıllı yakışıklı ve çok kibar biri olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع قوله لكِ بأنني أظن بأنه ذكي وسيم و رجل مؤدب جداً |
Anladığım kadarıyla Toth, avcıyı iki farklı bedene bölmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله . أنه كان يحاول فصل المبيدة إلي كيانين مختلفين |
diyebileceğim kadarıyla, Güney Utah'da. | Open Subtitles | , حسنا , كل ما أستطيع قوله أنها فى جنوب يوتاها |
Ne diyebilirim ki! | Open Subtitles | مالذي أستطيع قوله ربما كان مخمور للغاية |
Ne diyebilirim ki ortak? | Open Subtitles | مالذي أستطيع قوله أيها الشريك؟ |
Bir bilim adamı olarak diyebilirim ki, 60'lı yılların ortalarında Güney Brezilya'da Ay'a gideceğini söyleyen birkaç çılgın adamı izleyerek büyüdüm. | TED | كلّ ما أستطيع قوله كعالم هو أنّني ترعرعت جنوب البرازيل في منتصف السّتينات مشاهدا بعض "المخبولين" الذين كانوا يقولون أنّهم سيصعدون إلى القمر. |
Ne diyebilirim ki. Forester'ın parayı daha çok hakettiğine karar verdim. | Open Subtitles | ما أستطيع قوله هو أن (فورستر) يستحق المال |
Ne diyebilirim ki? Talihsizlik. | Open Subtitles | -مالذي أستطيع قوله, أوقات صعبة |
Ne diyebilirim ki? | Open Subtitles | مالذي أستطيع قوله |
Ve söyleyebileceğim tek şey durdurmak için her şeyi yapardım. | Open Subtitles | وكل ما أستطيع قوله أنني سأفعل أي شي لايقاف الأمر |
söyleyebileceğim şey ise; ulusal güvenliğimize karşı oluşan bu tehdit onunla birlikte öldü. | Open Subtitles | ما أستطيع قوله لك، أن ذالك التهديد علي أمننا القومي قد مات معه |
Tek söyleyebileceğim, umarım çok sağlam bir hoş geldin partisi hazırlamışsındır. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله من الأفضل أن تخطط لحفلة أستقبال كبيرة |
Uyanıp pervasız ve aptal gibi görünmeden söyleyebileceğim pek bir şey yok İngiliz. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير أستطيع قوله دون أن أبدوا سخيف أو أحمق يا إنكليزية |
Sizlere bu dağılımın kadın ve erkeklerde oldukça benzediğini söyleyebilirim. | TED | ما أستطيع قوله لكم هو أن التوزيع يبدو مشابها جدا للرجال والنساء. |
Şehir meclisindekilerden daha faydalı iş gördüğünü söyleyebilirim. | Open Subtitles | وهو أكثر مما أستطيع قوله عن أولئك القوم بمبنى المدينة |
Sana şunu söyleyebilirim. Onun kirli olmadığını düşünen tek polis benim. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله هو أني الشرطي الوحيد الذي يظن أنه شريف. |
Anladığım kadarıyla göğsünden bir kez vurulmuş. Yanmamış barutun dumanı bu şekilde olmaz. | Open Subtitles | بحسب ما أستطيع قوله لقد تعرض لطلقة نارية واحدة في الصدر |
Size diyebileceğim tek şey, hastanede bir salgının çıktığı ve bunu kontrol altına almak için gereken her türlü adımı attığımızdır. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله هو إنّ هنالك حالة تفشّي بالمستشفى ولقد اتّخذنا كل الضروريات والمسؤوليات لإحتواء هذا المرض |