İfadesini hatırlamıyorum, ama nasıl koşabildiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر، لكني لا أستوعب كيف أمكنه أن يركض. |
Öyle değil mi Lewis? Öyle. Bir insan bir hayvanı nasıl vurabilir anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أقدر أن أستوعب كيف يمكن لشخص ما أن يقتل حيواناً |
anlamıyorum. Burada yaşayan adam bir yıl önce öldürüldü. | Open Subtitles | لا أستوعب هذا ، من كان يسكن هنا مات منذ سنه |
Neden iki ayrı insan gibi davrandığını hala anlamadım. Ve neden bir tanesi hasta? | Open Subtitles | لم أستوعب لما تتظاهرين بأنّك شخصين وأحدهما عليل ؟ |
Tamam, ama hala bunu neden bizim radarlarımız takıldığını anlayamadım. | Open Subtitles | حسناً , لم أستوعب بعد لِمَ تنتهى هذه القضية لدينا هنا |
Elbette, bu duygudan bir anlam çıkarmak amacıyla Vodoun’un bu tuhaf inancını anlamam gerekirdi. Vudu bir kara büyü inancı değil. | TED | ولكي أستوعب ذلك يجب أن أفهم شيئاً عن هذا الإيمان الخاص بالفودون، والفودو ليس جماعة سحر أسود. |
Sonraki birkaç günde anladım ki, bu sessizlik olağan değildi. | TED | بعد عدة أيام، بدأت أستوعب أن هذا الصمت لم يكن استثنائيًّا. |
anlayamıyorum, Bay Başkan, anlayamıyorum. Asker olduğum için mi acaba. | Open Subtitles | أنا لا أستوعب هذا سيادة الرئيس لا أستوعبه لأنني جندي |
-Bu kan verme işini hiç anlamıyorum. | Open Subtitles | انا آسف, لكني لم أستوعب امر التبرع بالدم هذا |
- anlamıyorum, o zaman Nate'in bütün gün oturup, herkesin doğum gününü unuttuğunu mu sanacak? | Open Subtitles | مهلاً. لا أستوعب ماذا عساه أن يفعل؟ يمكث في المنزل ظاناً أن الجميع نسى عيد ميلاده؟ |
anlamıyorum. Şimdiye ona yetişmiş olmamız gerekirdi. | Open Subtitles | أنا لا أستوعب الأمر، يفترض أنّ نكون لحقنا بها الآن. |
Yaptığımız her şeyin nasıl yanlış olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أستوعب ، لماذا كل أمر نقوم بفعله يبدو خاطئاً ؟ |
Bilmiyorum, benim çocuklarım yok bu yüzden anlamıyorum, ...ama buraya gelip bunu yaptığına göre senin için anlamı büyük olmalı. | Open Subtitles | لا أعلم ، ليس لدي أطفال لذا لا أستوعب الأمر لكن يبدو أن هذا يعني لك الكثير |
Kalkman gerekenden önce yataktan kalkma saçmalığını hiç anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستوعب هذا الهراء أن تستيقظ قبل ميعادك |
Neden iki ayrı insan gibi davrandığını hala anlamadım. Ve neden bir tanesi hasta? | Open Subtitles | لم أستوعب لما تتظاهرين بأنّك شخصين وأحدهما عليل ؟ |
Sadece niye bu kadar büyüttüğünüzü anlamadım. - Fazladan ücret ödemeye razıyım. | Open Subtitles | أفهم ذلك لكني لا أستوعب مالمهم بذلك سأدفع زيادة قليله حتى ولو أضطررت |
Yani, hazırlıksızdım ama Ama çokta şaşırmadım. Sadece bir sporcuyla olmanı anlayamadım. | Open Subtitles | أعني, لا يمكنني إدّعاء أنّي لستُ متفاجئاً, فقط أنّي لم أستوعب أنّه إنتهى بكِ المطاف بصحبة شخص مثله. |
Hiçbirine bir anlam veremiyordum. | Open Subtitles | وبمصباح من الكرستال الازرق لم أستطع أن أستوعب مايدور حولي |
Seni böyle nazik ve düşünceli görünce anladım ki evlat edindiğim çocuklarıma senden daha fazla merhamet göstermişim. | Open Subtitles | ورؤيتك تتصرف بلطف شديد ورصانة جعلني أستوعب أنني أعتقد أن لدي المزيد من التعاطف |
Bunu anlayamıyorum bile. Sanki beni işe aldığına pişman olmuş gibisin. | Open Subtitles | إنني حتى لا أستوعب ذلك ذلك يشعرني فحسب بأنك نادماً كلياً على مساعدتي |
Hala bununun ne olduğunu, şu an benim ne olduğumu anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | وما أزالُ أحاول أن أستوعب الأمر، كوني ما أنا عليه الآن. |
Kelimeleri tek tek anlıyorum, sorun cümlede yaşanıyor. | Open Subtitles | لقد فهمت الكلمات المفردة و لكنني لم أستوعب معانيها |
İkinizin birbirine o kadar yakın olduğunu hiç anlamamıştım. | Open Subtitles | لم أستوعب يوماً أنكما كنتما بهذا القرب. |
Onunla konuşmak çok hoşuma gitmişti ve etrafımızda kanıksadığımız yüzlerce şaheserin olduğunu fark ettim. | TED | وسررت بالحديث معه، مما جعلني أستوعب وجود مئات الاختراعات من حولنا، الذين نظن أن وجودهم أمر طبيعي. |
Bir anne nasıl oluyor da böyle bir şey yapabiliyor, aklım almıyor. | Open Subtitles | لا أستوعب كيف لأمّ أنْ تفعل أمراً كهذا |
Tamam, şunu açıklığa kavuşturalım. | Open Subtitles | حسناً، دعني أستوعب الأمر جيداً |