Yine de gözaltına alacak başka birini bulana kadar gitmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لكن حتى يكون لدينا شخص آخر في الحجز لن أسمح له بالمغادرة |
Bunu ona yapamam ve benim evimde olduğu sürece de bunu yapmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أسمح له بذلك ولن أسمح بفعل ذلك في هذا المنزل |
Daha akıllı.Bilemiyorum. Belki de en iyisi, ona İzin vermek. | Open Subtitles | هو أذكي , ربما ينبغي عليَّ أن أسمح له بذلك |
Sadece on beş yıl sonra, her şeyi unutmasına izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكن ان أسمح له بالنسيان بعد دستة من السنين فحسب |
Böyle olmasına ben izin veriyorum, fakat sonunda istediğimi elde ediyorum. | Open Subtitles | و أنا أسمح له بأن يظن هذا لكن في النهاية أفعل كل ما أريد |
Bilmemi istemediği şeyler var ve öğrenmemi engellemesine müsaade etmem. | Open Subtitles | هناك أمور لا يريد لي معرفتها، وأنا لن أسمح له أن يمنعني عن إكتشاف تلك الأمور. |
Bir çanta dolusu uyuşturucu parası için başka kimseyi incitmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أسمح له بإيذاء أي شخص آخر من أجل كيس من أموال المخدرات ، كانت منذ زمن بعيد |
O yüzden o zavallı kadını itip kakmalarına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | و لن أسمح له بأن يضايق تلك المرأة المحترمة |
Stephen'ın bizi de kendiyle birlikte batırmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أسمح له أن يسحب البقية معه إلى الهاوية |
Ona izin verme konusunda kararsız kaldım ama sen ne diyorsun? | Open Subtitles | لم أعرف إذا كنت أسمح له بالدخول ماذا تعتقد؟ |
Babam onu tavada kızartmak istiyordu ama ben Ona izin vermedim. | Open Subtitles | أبي يريد وضعه في المقلاة لكنّني لا أسمح له |
İşte gelinin amcası da geldi. Amca, yemek yemesi için Ona izin vereyim mi? | Open Subtitles | هذا هو عم العروس عمي، هل أسمح له بالأكل؟ |
Göreviniz beni durdurmak. Elbette buna izin veremem. | Open Subtitles | مهمتكم هي إيقافي وهو بالطبع أمر لا أسمح له |
Ama yalan söyledim. Bunu yapmasına izin veremem. | Open Subtitles | لكنهذهِكانتكذبة، لا يُمكنني أنّ أسمح له بفعل ذلك. |
Ancak yasal olarak, aradığınız ismi vermesine izin veremem. | Open Subtitles | على أية حال، قانونيًا، لا يمكن أن أسمح له أن يُعطيكم الأسم الذي تبحثون عنه. |
Ayda birkaç kez üstüme çıkmasına izin veriyorum, o da benim kiramı ödüyor. | Open Subtitles | أسمح له بالتسلق فوق مرتين في الشهر وهو يدفع إيجار منزلي |
Ayda birkaç kez üstüme çıkmasına izin veriyorum, o da benim kiramı ödüyor. | Open Subtitles | أسمح له بالتسلق فوق مرتين في الشهر وهو يدفع إيجار منزلي |
Bilgi karşılığında çalışmalarına izin veriyorum. | Open Subtitles | أسمح له بالأعمال مقابل المعلومات |
- Bunu yapmasına müsaade etmemi ister misiniz? | Open Subtitles | هل تريد منـّى أن أسمح له بهذا ؟ أجل. |
Artık onun beni sevmesine izin vermem çünkü umurumda değil. | Open Subtitles | و لن أسمح له أن يحبنى بعد الآن لأننى لا أهتم |
Böyle çılgınca bir fikre en başında izin vermemem gerekirdi. | Open Subtitles | تعرف، في الحقيقة , ... في الحقيقة , أنا أبدا كان يجب أن أسمح له... مثل هذا... |
Bana sokulmasına izin vermezdim. | Open Subtitles | لم أسمح له بأن يمارس أي شيء معي |
Ben, yaptıklarım için, izin vermiyorum... yapabileceğim ama yapmayacağım şeyler için... | Open Subtitles | أنا، بسبب ما فعله لن أسمح له لن أسمح له بذلك |
Bana yetişmek üzere , Onun gecmesine izin vermemeliyim ondan once varmalıyım | Open Subtitles | إنك تستهزء بي, لن أسمح له بأن يتقدم علي بعد أن أتيت كل هذا الطريق |