| Üç yıldan beri uğraşıyorsun. Senin için üzülüyorum. Gerçekten bak. | Open Subtitles | ثلاث سنين من المحاولة إني حقاً أشعر بالأسف من أجلك |
| Şu anda bana çok aptalca geliyor, ben senin için üzülüyorum. | Open Subtitles | أنت يبدو سخيف جدا غبي لي الآن، أشعر بالأسف من أجلك. |
| Senin için üzülüyorum ama artık bir sevgilin olmadığı için mutluyum. | Open Subtitles | أشعر بالأسف لأجلك، ولكنّي أيضًا سعيد لأنه ليس لديك صديق حميم بعد الآن. |
| Meğer o bebek Bailey'nin en sevdiği bebekmiş, ben de çok üzüldüm tabii. | Open Subtitles | حسناً, لم أعي بأنها كانت دمية بيلي المفضلة وبت أشعر بالأسف حيال ذلك |
| Bu sıcak havada zavallıların haline çok acıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالأسف الشديد على هذه الأشياء المسكينة في هذه الحرارة الشديدة |
| Kokusu hoşuma gitmez. Kafeslere kapatılmış hayvanlara da üzülüyorum. | Open Subtitles | إننى لا أحب الرائحة ، إننى أشعر بالأسف من أجل الحيوانات التى حبست فى أقفاص |
| Bu zavallı kızları geride bırakacağım için çok üzülüyorum. | Open Subtitles | هل تعرفين ، سوف أشعر بالأسف حين أترك هؤلاء الفتيات المسكينات |
| Başa belasın. Karın olacak kişi kimse onun adına üzülüyorum. | Open Subtitles | أنت مُزعج ، أنا أشعر بالأسف لأجل زوجتك أياً من ستكون |
| Biliyor musunuz, o iyi adam için üzülüyorum. | Open Subtitles | هل تعرف ، اٍننى أشعر بالأسف لمستر فول اللطيف |
| Senin için üzülüyorum. | Open Subtitles | أشعر بالأسف اتجاهكِ لأنكِ موجودة في الداخل |
| Bunları düşününce, her şey kadar onlar için de üzülüyorum. | Open Subtitles | عندما أفكر فى هذا الأمر أشعر بالأسف لهم رغم كل شئ |
| Senin için üzüldüm. Acıklı bir yaşam sürmüş olmalısın. Normalde ne iş yaparsın? | Open Subtitles | . أشعر بالأسف إتجاهك ، لا بد أنك تعيش حياة حزينة ماذا تعمل بالعادة؟ |
| Sana olanlara gerçekten üzüldüm. | Open Subtitles | أنا حقاً أشعر بالأسف لسماع .. ما حدث لكِ |
| Kaybın için üzüldüm. | Open Subtitles | لقد قرأت التقارير , وبينما أشعر بالأسف تجاه خسارتكِ |
| Onun acıyorum. O adama iki tane tablo borcumuz var. | Open Subtitles | أشعر بالأسف للرجل الذي ندين له بلوحتين |
| Ben de ona kur yapacak sıradaki enayiye acıyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر بالأسف حيال الأخرق الجديد الذي سيحاول مواعدة امي |
| Bu taraftan gelen korsanlar için üzüleceğim. | Open Subtitles | أشعر بالأسف تجاه أي قرصان يأتـيّ إلى هنا |
| Sizi Stralseu'da yeterince eğlendiremediğimiz için Çok üzgünüm. | Open Subtitles | إننى أشعر بالأسف لأننى فشلت فى أن أجعل صاحب الجلاله راضيا فى سترلساو |
| Bunca zaman, kendim için üzülüyordum, ama artık senin için üzüleceğim. | Open Subtitles | كل هذا الوقت كنت أشعر بالأسف على نفسي لكن أشعر بالأسف عليك |
| Çok teşekkürler. Seni jüriden uzaklaştırdığım çok kötü hissediyorum. | Open Subtitles | شكراً لكِ, أشعر بالأسف لقد حاربت كثيراً لأبعدك عن المحلفين |
| Ne kadar üzgün olduğumu biliyorsun. Biraz güven hak ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أنتي تعرفين كم أشعر بالأسف ولكنني أشعر بعدم الثقة هنا قليلاً |
| Bütün gece parti yaparsın ve sana üzülmemi mi istersin? | Open Subtitles | تستمتع طوال الليل وتريدني أن أشعر بالأسف عليك ؟ لستُ غبي |
| Bir evim, ailem, ve hatta kolej için ğaram olmadığı halde üzüldüğüm kişi sensin. | Open Subtitles | وبالرغم من أنني لا أملك عائلة أو وظيفة أو مال للجامعة فأنا أشعر بالأسف عليك |
| Başına gelenler için üzgünüm fakat bu yaptıkların için mazeret olamaz. | Open Subtitles | أشعر بالأسف لما مررتَ به لكن ما تفعله لا تسمى عدالة |
| Evet, bizi yakınlaştıran da buydu. Suvolte'ye acımaya başlayacağım. | Open Subtitles | لقد كان ذلك ما جمعنا سوياً أنا غالباً أشعر بالأسف من أجل السوفولت |
| - Onun için üzülmüyorum. - Bu kızlar istediklerini yapıyor. | Open Subtitles | لا أشعر بالأسف عليها, تلك الفتيات بوسعهن فعل ما يشاؤون |