Hatta, bu ışığın böyle yavaşça sönmesinden hoşlanmayan hiç birine rastlamadım. | TED | في الحقيقة .. لم أصادف شخصاً لم تعجبه الاضاءة التي تخفت بتدرج |
Çünkü ben gezerken hiç göçmen veya mülteciye rastlamadım. | TED | لأنه أثناء تجولي لم أصادف أي مهاجرين أو لاجئين. |
Son 30 yıldır, bu tür masaların karşısında kıran kırana pazarlıklarda bulunuyorum sizin kadar berbat pazarlık yapan biriyle hayatımda karşılaşmadım. | Open Subtitles | لقد عملت في تجارة الحيول ، على مكتب كهذا لـ 30 عاما و طوال ذلك الوقت لم أصادف آي شخص يجاريك السوء |
Birçok gezegende bulundum, onun gibi bir şeyle karşılaşmadım. | Open Subtitles | في كلّ العوالم التي كنت فيها، لم أصادف شيء مثله |
Bu – onun bebeği çok küçük, ve ben hiç bu kadar can sıkıcı bir görüntüyle karşılaşmamıştım -- fakat aynı zamanda çok da içten. | TED | هنا .. طفله كان صغيرا جدا، وأنا لم أصادف أبدا مثل، يالها من .. صورة صادمة، ولكن تلامس القلب. |
Ama bu adam kadar dehşet verici şekilde deforme olmuş biriyle karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | لكني لم أصادف طوال حياتي بشري يعاني من هذا الكم الهائل من التشوهات |
Nedense rast gelmek istemediğim tiplerle karşılaşıp duruyorum. | Open Subtitles | فإنّي لا أنفكّ أصادف أناساً لا أودّ قتالهم! |
Henüz Kar Kraliçesi'nin izine rastlamadım. Bunu söylediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | لمْ أصادف ملكة الثلج بعد يؤسفني قول ذلك |
Bu şeylerden bilimsel olarak açıklanır şekilde kimsenin zarar gördüğü bir olaya hiç rastlamadım. | Open Subtitles | أنني لم أصادف يومًا حالة مقبولة علميًا... لأي شخصٍ أصيب بأذى من قبل... واحدٍ من تلك الأشياء... |
Daha önce böyle bir olaya rastlamadım. | Open Subtitles | أنا لن أصادف من قبل مثل هذا الوضع . |
Bunu söylemeyi hiç istemiyorum ama Barry, yıllarca yaptığım araştırmalarda bir kere bile ikinci bir sandık ya da taşa rastlamadım. | Open Subtitles | أكره قول ذلك يا (باري) لكن خلال كل سنين أبحاثي لم أسمع أو أصادف صندوقًا أو حجرًا آخر اعتقد أنه الصندوق نفسه |
Sevgili Tommy'm, onca yolculuğum içinde bunun kadar zeki bir yaratığa hiç rastlamadım. | Open Subtitles | (عزيزي, (تومي ... في كُل رحلاتي أنا لم أصادف أبداً مَخلُوقٌ حَكيمٌ جِداً كَهَذَا |
Üstesinden gelemediğim biri ile daha karşılaşmadım. | Open Subtitles | إذا إرتكبت الأخطاء الجسيمة لم أصادف أحداً لم يمكنني التعامل معه بعد |
Nasıl? Ben hiç 50 yaşında böyle bir adamla karşılaşmadım. | Open Subtitles | تبدو وكأني لم أصادف رجل بعمر الـ 50 |
"Böyle mantıksız iki adamla daha önce hiç karşılaşmadım" | Open Subtitles | أنا لم أصادف أبدا مثل هؤلاء" "الرجلين الغير معقولين |
Ben de senin gibi bir mahkum ile hiç karşılaşmadım. | Open Subtitles | لم أصادف في حياتي سجين طيب مثلك |
Daha önce hiç var olmayan hastalıklara maruz kalan hastalarla karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | لم أصادف مريضـًا يعاني من العديد من الأمراض غير موجودة |
Hayatımda böyle bir sefaletle karşılaşmamıştım. | TED | لم أصادف فقرًا هكذا من قبل في حياتي. |
Böyle güçlü bir balıkla hiç karşılaşmamıştım, hem de böyle tuhaf hareket edeniyle. | Open Subtitles | .. لم أصادف فى حياتى سمكه بهذه الغرابه أو واحده تتصرف على هذا النحو الغريب ... |
Seyahat ediyorken toplantılara katılmaya çalıştım ama ilk defa tanıdık birine rast geldim. | Open Subtitles | أحاول حضور اجتماعات عندما أسافر، ولكن هذه هي المرّة الأولى التي أصادف... فيها شخص أعرفه. |
Buraya eski usül adalet sağlamak için gelmiştim ve Macon Yedilisi'nden birine rast geldim. | Open Subtitles | لأني أتيتُ هنا ساعية لعدالة ثمّ أصادف أحد عبيد (مايكون) السبعة |