Söylesene Doktor, planlamam gereken savaşlar varken vaktimi neden seninle harcıyorum? | Open Subtitles | أخبرني يا دكتور، لمَ أضيع وقتي معك؟ لدي حروب لأخطط لها |
Terapinizden daha fazla vakit harcamak istemiyorum bu yüzden hadi burada başlayalım. | Open Subtitles | لا أريد أن أضيع عليكم أي جلسات علاج أخرى، لنقم بــذلك هنــا. |
O benim için öyle. Artık bunun için zaman harcamayacağım. | Open Subtitles | هذا الأمر لأجلي لن أضيع مزيداً من الوقت على هذا |
Bu kararı zamanında zaten vermiştim. Babama ilk inmesi geldiğinde, hayatımı ziyan etmeyeceğime dair bu kararımı vermiştim. | Open Subtitles | حين تلقى أبي ضربته الأولى اتخذت هذا القرار بأنني لن أضيع حياتي |
Hayır. Tüm o zamanı kaybetmek istememiştim. | Open Subtitles | لا لا أنا لم أكن أريد أن أضيع كل ذلك الوقت |
Hiç bir şey bunu değiştirmeyecek ve değerli zamanımı seninle konuşarak harcayamam | Open Subtitles | لا شيء سَيُغيّرُه .. ولن أضيع وقتي الثمين بالكلام معك |
Buddy Corcharan beni kenara çekip zamanımı boşa harcadığımı, çünkü cumhuriyetçilerin | Open Subtitles | بودي كوكاران سحبني جانباً وقال لي أني أضيع وقتي لأن الجمهوريين |
Yapacak ciddi işlerim varken burada vakit kaybediyorum. | Open Subtitles | ها أنا ذا أضيع وقتى بينما أستطيع . إستغلاله فى عمل جاد |
Açıkçası zamanımı her önüne gelenle harcamam ama bu sefer yardımcı olabilirim galiba. | Open Subtitles | عادة لا أضيع وقتي مع من لا يستحق من الممكن ان تتعلمي بسرعة |
O günden itibaren anneni anlamaya çalışmakla zaman kaybetmedim. | Open Subtitles | قررت من تلك اللحظة ألا أضيع الوقت على فهم والدتك |
Majesteleri, anlaşılan hem kendi zamanımı, hem de sizinkini boşa harcıyorum. | Open Subtitles | مولاتى ، من الواضح أننى أضيع وقتى كما أضيع وقتك |
Nefesimi, asıl şarkı söyleyerek harcıyorum elime geçenleri düşünürsek. | Open Subtitles | أضيع أنفاسك بالغناء أيضاً باعتبار ما أحصل عليه |
Haklısın. Yıllardır o çöplükte hayatımı harcıyorum. | Open Subtitles | أنتي محقة ، كنت أضيع حياتي بتلك البالوعة لسنوات |
Son kalan paramı da otele harcamak istemiyorum! | Open Subtitles | ولا أريد أن أضيع آخر ما تبقى لي من بضع دولارات على فندق |
Catherine'nin ve sizin zamanınızı küçük ayrıcalıklar için harcamak istemem. | Open Subtitles | لن أضيع المزيد من وقتك او من وقت كاثرين فى مجادلات حول عروض لا طائل منها |
Vaktimi senin ve eski koçum gibi donat.. ...yiyerek harcamayacağım. | Open Subtitles | و لن أضيع حياتي بأكل الدونات مثلك و مدربي السابق |
Biraz çalışacağız. Bütün hafta sonunu ziyan etmek istemedim. | Open Subtitles | لننهى بعض الأعمال حتى لا أضيع العطلة بأكملها |
Hayır. Tüm o zamanı kaybetmek istememiştim. | Open Subtitles | لا لا أنا لم أكن أريد أن أضيع كل ذلك الوقت |
Daha fazla zaman harcayamam, J.J. | Open Subtitles | أنظر أنسى هذا الشخص لا أستطيع أن أضيع مزيد من الوقت جى جى |
Neden zamanımı senin gibi... bir aptalla harcadığımı bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلم لما أضيع وقتي معك و مع مؤخرتك الغبيه المخنثه |
Bu odada zaman kaybediyorum. Belki burada. | Open Subtitles | أضيع الوقت في هذه الغرفة , ربما تكون هنا |
Şişirme olduğunu iddia edeceksek neden zamanımı bu tekliflerle harcamam gerekiyor? | Open Subtitles | إذا كنا ندعي الإطراء لماذا أضيع وقتي مع كل هذه الإقتراحات |
Ben sizin hiçbir şeyinizi kaybetmedim, beyefendi. | Open Subtitles | أنا لم أضيع شيئاً يخصك يا سيّدى |
Vakit nakittir, ikisini de heba etmek istemem. | Open Subtitles | الوقت كالمال ، و لا أود أن أضيع آي منهما |
Bu kasabada olan en heyecan verici olayı kaçırmayacağım. | Open Subtitles | لا أريد أن أضيع فرصة مشاهدة أمتع شىء يحدث فى هذة البلدة |
Umurunda değil mi? Bu konuyu polislere bırakıyorum. Daha fazla zaman kaybetmeyeceğim. | Open Subtitles | سوف أخبر الشرطة لتتعامل مع ذلك الأمر لن أضيع المزيد من الوقت. |
Son aylarımı, mucizevi bir tedavinin ardından koşarak geçirmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أضيع آخر شهوري القليلة أطارد العلاج المعجزة |
Annesiyle problemleri olan pısırığın teki için neden zamanımı harcayayım ki? | Open Subtitles | ولِمَ قد أضيع وقتي مع شخص تافه لديه مشاكل مع والدته؟ |