"أعتدت على" - Translation from Arabic to Turkish

    • alıştım
        
    • alışkınım
        
    • ederdim
        
    • yapardım
        
    İlk zamanlarda açtım ama sonra bir süre sonra bu duruma alıştım sanırım. Open Subtitles ..كنت أشعر بالجوع في البداية ولكن بعدها بفترة، أعتدت على الأمر كما أظن
    Bir ay çok uzun zaman. Sensizliğe alıştım. Open Subtitles شهر في كل مرة أمر سيء لقد أعتدت على البقاء وحيدة
    Bak Mike, ihtiyacım olan her şeye sahip olmaya çok alıştım. Open Subtitles لقد أعتدت على الحصول على كل ما أنا بحاجة إليه
    Üstümü burada değişeceğim. Kendi aynama alışkınım. Open Subtitles سأبدل ملابسى هنا لقد أعتدت على هذه المرآه
    Zaten alışkınım. 17 yıldır aynı şeyi yapıyorum. Open Subtitles لقد أعتدت على ذلك لقد قمت بذلك لمدة 17 عام
    Eskiden işe gittiğinde ben de kendimi böyle telkin ederdim. Open Subtitles أعتدت على إخبار نفسي بهذا كل يوم يذهب فيه للعمل
    Eskiden ben de senin için öyle yapardım, unuttun mu? Open Subtitles أعتدت على القيام بهذا لأجلك، كن طيبًا معه.
    - Biliyorum. Hep bir şeyler oluyor. alıştım artık. Open Subtitles ـ أعلم، دوماً هكذا، أعتدت على ذلك ـ ماذا يعني هذا؟
    Ve bu istediğimizden çok emin olamadım çünkü sürekli etrafta olmana o kadar alıştım ki, anlıyor musun? Open Subtitles و لم أكن واثقة أننا سنفعل, لأنني أعتدت على كونكِ هنا دائماً, تعلمين؟
    İşin garibi buna alıştım galiba. Open Subtitles الشيء المضحك هو أنني في الواقع أعتدت على ذلك
    Üstün zekamın insanlar tarafından küçümsenmesine alıştım, ama bu.. Open Subtitles أعني، لقد أعتدت على الناس الذين يغارون من أناس عقلهم نشط
    Buradaki işlere alıştım. Open Subtitles أعتدت على هذا العمل
    Yüzüne alıştım diyebilirim. Open Subtitles أعتدت على وجهك, إن كنت تفضّل
    İsterik sanat yönetmenleriyle çalışmaya alışkınım ben, Open Subtitles لقد أعتدت على العمل مع ادارة فنية هيستيرية
    Yine de çok isterim. Aslında buna alışkınım. Hoşlanmadım demedim. Open Subtitles ـ بالواقع، أنني أعتدت على ذلك ـ لم أقل أنني لم أكترث لمخططاتكِ
    Hayır, sadece daha iyi bir suçlu sınıfına alışkınım. Open Subtitles - لا , فقط أعتدت على فئة أفضل من المجرمين
    Dişleri dökülüyor. Evet, buna alışkınım. Open Subtitles تساقط الأسنان، أجل أعتدت على ذلك
    Ben ölmeye alışkınım Open Subtitles أعتدت على هذا
    Gizlice annemin dua odasına girerdim, evdeki en kutsal yer ve Tanrılara kafa tutmak ve siktiri çekmek için elimde porno dergileriyle, çırılçıplak dans ederdim. Open Subtitles لقد أعتدت على التسلل إلى غُرفة صلاة والدتى كما تعلمين , قُدس الأقداس لقد أعتدت على الرقص عارياً
    Bilirsin, amatör radyoları tamir ederdim... Open Subtitles أتعلمين، أعتدت على العمل في هواة اللاسلكي
    Dokuz ya da on yaşındayken annemin sevgililerinin portrelerini yapardım. Open Subtitles عندما كنت في التاسعة أو العاشرة أعتدت على رسم أصدقاء أمي
    Bracknell'da Wokingham treninde bunu hep yapardım. Open Subtitles أعتدت على فعل ذلك في قطار براكنيل الذاهب إلى ووكنهام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more